30 Aralık 2017 Cumartesi

Uranüs Geri Hareketi Sonlanıyor (2 Ocak 2018) - Astrolozi



Eski çağların insanı geceleri başını gökyüzüne doğru kaldırdığında muhteşem bir görüntüyle karşılaşıyordu. Bu birer elmas gibi parıldayan milyonlarca yıldızla bezenmiş gökkubbenin sır dolu çehresi insanlığı bugün de meşgul etmeyi sürdürüyor. Tüm bu güzelliğin arkasında gücün ve aklın görülmez bir yaratıcı tanrısının olduğu düşüncesi tüm kültürlerden bugüne kalan en temel inançtır. İnsanlık tarihinin en gelişmiş ve pek çok sırrını hâlâ ele vermeyen Mısır kültüründe gökyüzünün bu tanrısının adı Nut’tur. Nut üzeri yıldızlarla bezenmiş bir elbise giyer ve ayakları yere basar halde tüm vücuduyla öne doğru eğilerek yeryüzünün üzerinde bir köprü oluşracak biçimde elleriyle yeryüzüne dokunur ve simgesel olarak dünyanın ve insanlığın üzerinde duran gökkubbeyi oluşturur. 

Babil'de aynı tanrı Anu adıyla karşımıza çıkar. Babil dilinde isminin tam karşılığı "Gökyüzü" demektir. O "baş yaratıcı tanrı"dır, ancak ölümlülerin kavrayabileceklerinin ötesindedir. Antikiteye gelince "yıldızlarla bezeli gökyüzü" anlamına gelen ismiyle Ouranos veya Uranüs karşımıza çıkar. Bu tanrının transandental olma özelliğine paralel olarak resimlerine veya heykellerine çok nadiren rastlanır. Başta renkli kişiliğiyle mitolojik hikayenin en çok vukuatı olan tanrısı Zeus olmak üzere diğer bütün Yunan mitolojisinin yüksek sosyetesinden çok farklı özellikler taşır. O diğerleri gibi insansı zaaflar göstermeyen göksel bir tanrıdır. O diğer tanrılar ortaya çıkmadan daha önceleri var olan gücün sembolüydü ve gökyüzü aslında onun silüeti, resmiydi. Gökyüzü ile birlikte havayı ve malum uzayı da temsil eder. Belki de bu yüzden insanlar onun resmini yaratmak ihtiyacı duymadılar; O zaten çok güzeldi!

Yunan mitolojisinde, Uranüs, dünyayı yaratan yüksek bilinç olarak görünür. Uranüs, gökyüzünün sembolüdür ve orijinaldir. En önemli mitolojilerde bu figür yaratıcı olarak geçmektedir. Uranüs, cinsel açıdan Dünya ya da Gaia olarak bilinen Tabiat Ana’yı uyandırır. Mitolojiye göre, Gaia’yı tohum yağmuru ile hamile bırakmıştır ve böylece, Dünya ve gökyüzü birleşmiş ve hayat meydana gelmiştir. Yunan hikayesinin babası olarak bilinen Uranüs hayatın düğümlerini çözmüştür.
Uranüs, kısa sürede Gaia’dan zorlukla meydana gelen evlatlarını bulmuştur. Gaia, üç tane, yüz kollu dev, üç tane tepegöz (kiklops-tek gözlü dev) ve on iki Titan meydana getirmiştir.
Üç tepegöz Gaia ve Uranüs daha sonra tanrı figürleri olmuşlardır. Demir işçiliğine ışık ve şimşek ile biçim vererek yenilik getirmişlerdir. Daha sonra ukala ve inatçı olmaya başladıkları için sorunlar yaşamışlardır. Çok güçlü olan çocuklar topluma ayak uydurmakta güçlük çekmişlerdir (bu Kova’nm özelliklerinden biridir). Uranüs, çocuklarını karanlık yeraltı dünyasına atmıştır, orada durulacaklarını ummuştur. Ne var ki, Uranüs artık tükenmiş ve hayal kırıklığına uğramıştır, hiçbir evladının mükemmel olmadığını anlamıştır.




Bir gün, Uranüs Gaia’nın (tabiat ana) içine tekrar sokmak suretiyle çocuklarını teker teker gömmeye karar verir. Tahmin edebileceğiniz gibi, çocukların hepsini rahme geri sokmak çok acı verecek bir işlem olacaktır. Bir müddet sonra külfet o kadar ağır gelir ki, Gaia isyan eder. Gaia çocuklarından babalarının onlara yaptıklarının hesabını sormaları için gönüllü olmalarını ister. Titanların çoğu babasına karşı gelmek istemezler. Sadece çocukların en küçüğü olan Cronus (Satürn olarak da bilinir, olgun sorumluluğun gezegenidir) babasına karşı gelmeye cesaret eder. Muhtemelen adaleti sağlamak istediğinden kabul etmiştir; bu sorumluluk ona aittir. Babasının genital organlarını kesmek için orak kullanır ve onları denize fırlatır.
Bu vahşet sonrasında Uranüs’ün kanları Gaia’ya yayılmış ve Gaia tekrar hamile kalmıştır. Tüm çocuklara karşı büyük bir öfke doğurmuştur. Daha sonra bu öfke, dünyaya nefret ve vahşet saçacaktır. Uranüs çocuklarına karşı çok öfkelidir, Cronus’dan (Satürn) hıncını çıkarmak ister. Tüm bunlardan sonra iyi olan tek şey, Aşk tanrısı Afrodit’in (Venüs), köpükler arasında, bir deniz kabuğunun içinden doğuşudur. Cronus, mitolojiye göre, Uranüs’ün bu rahatsız edici davranışından ve yarattığı kaos ortamından kurtulmuştur.
Cronus’un (Satürn) bilge bir yönetici haline geldiğini düşünebilirsiniz ama bu doğru değildir. Aslında, Cronus giderek babası Uranüs’ün olduğundan daha kötü bir hal almıştır. Uranüs ve Gaia’nın geleceği görebilme yetenekleri vardır (Kova’nın diğer bir özelliği) ve Cronus’a olacakları anlatmışlardır ama o onları dinlememiştir.


Günümüze geri dönersek Uranüs, kollektif gezegenlerden biridir; transitleri kurulu düzenimiz ve dolayısıyla üzerinde ego inşaa ettiğimiz tüm değerlerimiz, bakış açılarımız, yani kendimizi güvende hissettiğimiz sınırlarımız zorlanır. Kollektif gezegenler bizi büyümeye zorlar, alışılmışın dışına çıkmaya ve tekamül etmeye, kendimizi aşmaya zorlar. Böylece hayat yolumuzda, misyonumuz doğrultusunda zorlukları aşmak, başarmak ve amaca ulaşmak söz konusu. Uranüs, bilincimizin gölgede kalan kısımlarını aniden aydınlatır, bizi sarsarak uyandırır; sanki bir yıldırım gibi özgürleşmemizi sağlar. Tabii etki altında kaldığımızda hayatımız kabusa dönüşebilir. Dengemiz, alışıl olduğumuz değerler bu noktada işlemez, varsayımlarımız geçersiz olur. O zavallı egomuz, ne yapacağını şaşırır, zira önüne gelen sorular daha evvel çalışmadığı yerdendir; adapte olabilmek için zamana ihtiyacı vardır ama Uranüs bu zamanı ona vermez. Dehayı, dahi aklı, bilimi, matematiksel zekayı, konuşma gücü yüksek kişileri, muhalif olan zekayı, üst aklı, üst iletişimi ve geleneğin dışındaki kuşağı da temsil eder. Dünyamız üzerinde sosyal, ekonomik etkiye sahiptir. Doğal felaketleri, uzay ve gökyüzü ile ilgili farklı sıradışı hareketleri, uçak ve gemi kazalarını, keşifleri ve gelişmeleri anlatır.

Uranüs de bir buz gezegenidir; 12 burcu yani tüm Zodyak'ı 84 yılda dolaşır. Bu süre, genelde bir insan ömrüne eş tutulur. Bir yılın içinde ortalama 3 ay geri harekette kalır. Bir burçta 7 yıl kalır; 2010'dan beri de Koç burcunda.. Mayıs ayı ile birlikte Boğa burcuna geçiş yapacak.. Kuzeyden güneye dönen tek gezegendir yani diğer gezegenler gibi dönmez, bir nevi yuvarlanmadır bu; anarşist ruhlu ya.. Ve bu dönüş sırasında da manyetik bir ses çıkarır. Dört kutuplu bir gezegendir; doğu ve batısında da birer kutbu vardır. Kısacası 4 manyetik alanı bulunur. Güneş sisteminde en büyük manyetiksel alana sahip gezegendir. Atmosferinde büyük manyetik fırtınalara oluşur ve dolayısı ile sürekli elektrik üretir. Elektriği ve gökyüzünü temsil etmesi bundandır; bunlarla ilgili tüm kavramları içerir. Örneğin elektrikli aletlerdeki arızalar Merkür ile ilişkilendirilse de Uranüs'ün de etkisi altındadır. Ayrıca tüm hava araçlarını, uçakları, göçmen kuşları da temsil eder. Geleneksel hareketi normalde retrodur. Bu onun normal gezegen hareketidir, sanki düz hareket gibi. Düz harekete geçtiğinde ise, diğer gezegenlerde algıladığımız retro hareket etkisi yapar; yani geri hareketi olumlu olan tek gezegendir.


3 Ağustos 2017'te Uranüs 28 derece Koç burcundan geri hareketine başlamıştı; 2 Ocak 2018'de  bu geri hareket Koç burcunun 24. derecesinde sona eriyor.. Aslında Uranüs retrosu, diğer gezegenlerin geri hareketlerine göre daha sakindir; o yıldırım etkisi biraz azalmış gibidir. İleri hareketinde ani, sürpriz gelişmeler yıldırım hızıyla gelir; ani ödüller, hızlı değişimler oluşur. Uranüs haritanızda bulunduğu ev konusuna ve açılarına göre yaşamınızın hızlanmasına neden olacaktır. Sinirli bir gezegendir diyebiliriz, elektrik yüklü ya, dolayısıyla sinir sistemini, asabiyeti, sinir ağlarını, beyin hastalıklarını, tümörleri, siyatik sinirlerini, kol ve bacaklardaki kasları, hatta felçleri temsil eder. İleri hareketi, diğer gezegenlerden almış olduğu açı değerlerine göre bazen çok gergin, karışık, ani, farkındalığa ulaşmaya çalışırken sabırsız davranan problemli gelişmelere neden olabilir. Uranüs ayrıca kazaları da temsil eder, sert açılarında kaza haberleri eksik olmaz. Uranüs ayrıca, iki cinsiyetin karışımını yani eşcinselliği de temsil eder.
Uranüs, evrensel zekadır; ani kavrayış, anlayış, uyanış Koç burcu etkisiyle ani harekete geçme, tek başına harekete cesaret, hayata tutunabilme kapasitesi içimizde uyanır. Bu burçta bulunuşu yeniden doğuş enerjisi verecektir. O geçmişle kesinlikle alakalı değildir, karmik etkiler taşımaz. Sadece yeni ile ve gelecekle ilgilenir. Ancak mitolojisindeki gibi, eğer ana rahminden çıkmak istemezsek, yani kendimizi güvenli hissettiğimiz alışkanlıklarımız, bağımlılıklarımzı ağır basıyorsa, kişiliğimizi, kendimizi, özgürlüğümüzü kaybetmek durumunda kalabiliriz. Uranüs bu noktada, ani hareketlerle bizi o saklandığımız inimizden dışarı çıkartarak bizi aydınlığa kavuşturmaya çalışır. Bizim görevimiz ise yeniyi kucaklamak, zorlansak da Koç burcu enerjisi ile cesaret ve ataklık göstermek ve kendimizi güçlü bir kimlik ve güvenle öne çıkartabilmek.. Böylece ileri harekete geçen Uranüs transiti başarılı olup bizi bütün haline getirebilir ve bizi ileriye taşıyabilir. Savaşa hazır olun, mücadeleye hazır olun, içinizdeki kahramanı artık ortaya koyun.. Bu kahraman değişik yollarla test edilecektir; eğer isteksiz, korkak ve üşengeç davranışlar sergilersek, işimiz oldukça zor olacaktır.. Yeni deneyimler, alışılmadık gelişmeler içimizdeki bu kahramanı yeni yetenekler ve kabiliyetler edinebilmesi için harekete geçirmek üzere artık  düz harekete geçiyor.. Alışılmış rutin olanın dışına, sürünün dışına çıkarak insan olmayı becereceğiz. Beklenmeyeni beklemek Uranüs'tür. Evren düzeni sevmez; yolculuğunda bile yalpalayarak, sesler çıkararak ilerleyen bu gezegen düzensizlikler yaratarak içimizdeki hayvani yanlarımızı insana çevirmeye çalışacak. Herkes gibi olmamak isteyen, farklılık arayan yanlarımız Uranüs'ün emri altında.

Burada hepimizin kalıplaşmış düşünceleri, şartlanmalarımızı yıkarak, zihinlerimizi açıp bizi yeni bilgileri almaya açık hale getiriyor. Her şeyden öte, ‘Kendini bilmek’ artık önem kazanıyor. Özgürleşme arzumuz artıyor. Uranüs teknolojiyi temsil etiği için devrim niteliğinde teknolojik yenilikler göreceğiz. Uranüsün ait olduğu burç, Kova burcu arkadaşlığı temsil eder. Bu dönem arkadaşlık en yüceltilmiş haliyle karşımıza çıkıyor, en asil yönüyle – anlayış, işbirliği ve kardeşlik olarak. Sevgi ve arkadaşlığın sahiplenme ya da ego ile hiçbir ilgisi olmayacak. Yeni Çağ’da sevgiye yönelik “sen bana aitsin” fikri sona eriyor. Hayatımızda çıkara dayalı ya da para gibi art niyetle kurulan arkadaşlıklara yer kalmayacak.


Zerrin Zindancıoğlu
ASA, MAPAI, ISAR Cap

29 Aralık 2017 Cuma

Yengeç Dolunayı (2 Ocak 2018) - Astrolozi


2 Ocak sabahı, 2018 yılının ilk dolunayı saat 05:23'te 11 derece Yengeç burcunda, dünyaya da yakınlığı sayesinde Supermoon olarak gerçekleşecek.. Ay duraklarından Hena'da oluşacak Ay ve Güneş karşıtlığı için eski kayıtlar hemen hemen her konuda olumlu bir dönem olarak yorumlanmış, Eskilerce evlilik,nişan, başkalarından istekte bulunmak, mal almak, yeni dostluklar ve sağlıkla ilgili çalışmalara başlamak, hediye alıp vermek ve mal paylaşımları yapmak açısından olumlu denmiş. Ancak bazı ölüm haberlerini de beraberinde getirirmiş. Bazı kayıtlarda Al Han'ah olarak bahsedilen bu 4. durak için Robson, bir devenin sağ tarafında ya da atın boynundaki "marka" gibi algılanması gerektiğini söylemiş. "Avlanmak için, kasabaları kuşatmak için elverişli ve prenslerin intikamını, hasatları ve meyvelerin yok edileceğini, doktorların çalışmalarının engellendiğini" anlatmış. Aslında bu süreçte operasyonlardan kaçınılması daha doğrudur diye ifadeler kullanılmış. Yengeç burcu Ay'ın en rahat ettiği burç, dolayısıyla korumacı ve geleneksel, ailevi ahlak değerlerinin öne çıkabileceğini söyleyebiliriz. Sosyal ilişkilerin özellikle aile buluşmalarının artmasından rahatlıkla bahsedebiliriz. Sertlik ve acımasızlık bu derecelere uymaz. Aşırı duyarlı olacağımızdan, sevginin, şefkatin ve sıcak kucaklaşmaların yararını görebiliriz. Dolunaylar bizleri arındırır ve yaşamlarımızda özgürlük sağlayabilir; bu yüzden kontrolcü aşırı korumacı olmamaya ve kimse tarafından da aşırı kontrol edilmemeye özen göstermek gerek. Artan duygusallık da bazen "defolun gidin başımdan" tarzında öfke patlamalarını beraberinde getirebilir. Yeniay zamanından beri ektiklerimizin hasatı dolunay dönemlerinde yapılır; yani bazılarımız için çok iyi ama bazılarımız için ise zor zamanları ifade edebilir. Dolunaylarda, Ay Güneş ışığı ile desteklendiğinden aradaki perdeler kalkar. Kötü ve gereksiz tüm alışkanlıklar bu süreçte bırakılabilir; zira fardındayızdır artık. Kendimizi çok zorlamamız gereken bir dönem değil; her şeyden sorumlu tutmayalım kendimiz. Yoksa bol gözyaşı verebilir ve ardından gelen acı ise can yakabilir. duygusal olarak bir gruba katılmayı istemek, insanlarla beraber olmaya ihtiyaç duymak ve belki de bizleri şehir yaşamından uzaklaşmaya itecek ve sakinlik sessizlik isteği verecek bir Dolunay var önümüzde.




İstanbul'a göre çıkartılan haritada Asc'de yerleşmiş olan Toliman yıldızı zorlayıcı etkiler barındırıyor; eğitim, öğrenme, şehvet, dedikodular, skandallar, zor şartlarla öğrenme, kadınlarla ilgili problemler, felsefi ve hukuksal konularla ilgili bir yıldız.. diğer adı Bungula. Dolunay derecesinde ise Alzirr yıldızını görüyoruz; Pollux'un sağ ayağındaki yıldız ki Pollux kötü ve ölümsüz olan ikizdir. Negatif etkiler barındıran bu sabit yıldız için Manilius;
"bu etkilerden, zil sesleri, ince borular, dizeler, melodiler, çağrılar, keyifli yaşam biçimleri anlaşılabilir. Savaşın silahlarını, trompetin çağrısını ve yaşlılığın gölgelerini anlatır. bazı haritalarda ise sorunsuz bir yaşama işaret edebilir. Bu yıldız yarım şans verir; intikam ve yıkıcılık oluşabilir."
Ona göre bazı tatlı melodilerin, sanatın sevecen kucaklaşmaların harikalar yaratabileceğini, nezaketin, saygının, merhametin ve şefkatin çok önemli olduğu dönemleri anlayabiliyoruz. Keskin sirke gibi davranmayın demek istemiş, Manilius..

Dolunay haritasında ana tema Venüs karşıtlığı.. Dolayısı ile ikili ilişkilere, ortaklıklara, arasında sevgi, şefkat bağlantıları olanlar arasındaki farklı bakış açılarına vurgu yapacağı gibi Venüs ile Kara Ay'ın yakınlığı nedeniyle muhalefet ilişkilerinde, taraflar arasında, kendi egolarını tatmin için karşılarındakiler üzerinde baskı oluşturanlar arasında etkilerini gösterecektir. Kutuplaşmalardan, üçlü ilişkilerden, skandallardan, bağımlılık tuzaklarından kaçmak, hassas ve sevgi dolu duygular içinde affedicilikten yana durmak bu süreç için önerilebilir. Medyada özellikle son günlerde artan cinsel istismar haberlerine de vurgu yapacak etkiler var. İlişkilerde güç dengesizliklerine bazkı ve kontrol çatışmalarına itebilir. Astrolojide oldukça olumlu kabul edilen uçurtma açı kalıbı oluşuyor dolunay haritasında; sınırların ötesine geçmek için bazı becerilerimize dikkatimizi vermek durumunda kalabiliriz. Uçurtma, umut ve manevi uyum demektir. Hayırseverlik açısından olumlu kabul edilebilir; ancak yardımların gerçek yerlerine ulaştığından emin olmak gerekir. İster ilişkiler deyşn, ister savaşlar.. bu dolunay sevgi, merhamet barış ve affedişler ile ilgili özelliklere sahip. Evet tek zorlayıcı açısı Venüs ile, ama hemen yanında Kara Ay ile uçurtma formunun da içindeki tek karşıtlığı oluşturmakta.. Bu çözülmesi gereken bazı problemlere işaret etmekte. İstanbul'a göre çıkan haritanın Asc derecesinde de zorlayıcı etkiler var maalesef ve dolunay haritanın krizleri anlatan 8. evinde. Maddi ve manevi değerlerle ilgili çatışmalar, parasal problemler denebilir. Venüs karşıtlıkları sonuçlara bakılmaksızın sevgiyi ve sevgiye duyulan ihtiyacın artmasına neden olur. Böyle zamanlarda yalnız olmayı seçmeyiz. Bu da bazı gerginliklerin start almasına yol açabilir. Kişisel anlaşmazlıklar, büyük uyumsuzluklar, rakipler ve partnerler arasındaki farklılıklar görünür hale gelir. Olumlu açılar sebebiyle bu görünümler sevgiyi ve değerleri ifade etse de, aynı zamanda savaşlar için de en azından müzakereler yapmak adına ilk adımları atmak ve liderliği bu yolda ele geçirmek anlamına da gelebilir. Mars üçgeni ile cesaret bulacağız ve ilişkilerimizde neyi ne kadar istediğimizi ve elde edebileceğimizi görebileceğiz. Diğerlerinden beklentiler içinde olmamak ancak yüzleşmeler sonucu her ne değişim gerekiyorsa bu konuda işe kendimizden başlamak en doğrusu. Neptüm empati ve bağışlayıcı özellikler verebilir; duygu ve hayal gücü ile ilişkilerde romantizm yükselebilir. Bazıları için özel tanışmalar ve yeni ilişkilerde daha yoğun duygusal bağlara sebep olabilir. Duygusallık ve yaratıcılık bu süreçte aktif olacağından enerji, inisiyatif ve cesaret gerektiren konuların üzerine gidilebilir; korku ve endişe duygularına izin vermeyin. Nasıl ve ne zaman başlamakla ilgili olarak ise içgüdülerinize tamamen güvenebilirsiniz. Beklenmedik değişen şartlara hemen tepki vermeyin, hemen gardınızı almayın. Artan güç ve irade, manevi ve kişisel büyüme, mesleki ilerleme bu süreçte sağlanabilir. Ancak sanki bir tik gibi otomatik yaptığımız bazı davranışların artık çalışmadığına tanık olabilir ve tüm bu tarz bağımlı duygulardan davranışlardan kurtulabilmenin getireceği başarı ve huzurla yoğrulabiliriz.

11 derece Yengeç'te 117 no.lu asteroid Lomia; Zeus'un metresidir Lomia. Zeus'un karısı Hera onun çocuklarını kıskançlıktan öldürür ve onu da avcıları avlayan bir canavara dönüştürür. Dolayısı ile Lomia baştan çıkarılmayı, gizli ilişkileri, kıskançlıkları ve intikamın tehlikelerini anlatır. Yine 11 derece öncü grupta Atropos ve Terpsichore asteroidleri bulunmakta; bu da sona gelen bir sürecin ardından oluşacak önemli gelişmeleri ifade edebilir, yani en önemli bölüm en sondadır ve çok şaşırtıcı bir son olabilir. 12 derece Yengeç'te Hybris asteroidini görüyoruz; kibir, istismarcılık, utanmazlık, çıkarcı ilişkileri anlatabildiği gibi güçlü cinsel enerjiler de barındırmakta. Aşırı gurur, küstahlık ve alçakgönülsüzlükle birleşen cehalet ve bunların ardından acı çekme ya da cezalandırılma ile ilgili.. Bu aksın karşısında ise Admetos ile birleşen harita Yükseleni'ni ve Venüs / Zeus orta noktasını görmekteyiz. Bu görünümler bize özellikle ilişkiler ve değerlerimizle ilgili olarak sıkıntılı, biraz kaotik, katı ve ağır tecrübeler yaşatabilir; tavsiyesi ise atgözlüklerini çıkartmak, gereksiz şeylerden arınmak, ekonomik davranmak ve işlerimizde derinlik kazanarak daha affedici ilişkiler kurmamızdır. 

Ortaklar ve ilişkiler arasında farklı beklentilerin varlığı ile yüzleşeceğiz. Örneğin partnerin biri çok aşıktır ama diğerinini beklentisi çok daha farklıdır ve sanki cicim aylarının sonuna gelinmiştir. Karşılıksız ve yanlış yönlendirilmiş sevgi ciddi sorunlara neden olabilir. Fanteziler ve skandallarla ilgili gergin ilişki dinamikleri vurgulanabilir. Jüpiter ve Pluto açısı ile kişilerin hissettiği sevgi ve merhamet arasındaki farklılıklar büyüyebilir ve yoğunlaşabilir. Bir kişinin saf ilgisi başka biri için taciz anlamına gelebilir örneğin. Neyse ki çözüm olanakları var ve bunlar da merhamet, anlayış, affedicilikte gizli. Şeytanın savunucusu gibi görünen Kara Ay ile en yakın ilişkilerde bile durgunlaşabilir hatta kayıtsız kalma eğiliminde olabilir bazılarımız. Çökmüş ilişkilerin bırakılmasına sonlanmasına izin vermek, geçmişin muhakemesi ile daha güvenli ve sıcak beraberlikler, işbirlikleri arama eğiliminde olmak mümkün. Bazen karı-koca bazen arkadaşlıklar ya da ortaklıklar aslında ne kadar sağlam anlayabilmek için çeşitli testlerden geçebilirler. Bunların yanında ortak gelirler, miraslar, eş geliri ya da desteklerle ilgili olarak bazı endişelerimizin giderilebilmesi, değişen şartlara ayak uydurabilmek ve inatçı sert, korumacı tutumlarımızı geride bırakmak sayesinde sağlanabilir. Ülkemiz için ise sonlanan bazı davaların aslında görünenin ardındaki esas niyetin öne çıkmasına yardım edeceği, bazı skandal tarzında ilişkilerin konuşulacağı ve tüm ülkemizi ilgilendiren bazı huzursuz baskıların üzerimizde hissedileceği bir süreç diyebiliriz. Kadınlara şiddet temalı bazı haberler öne çıkabileceği gibi sanatsal bazı başarı haberleri alabiliriz. Çocuklar ve kadınlarla ilgili olarak yeni kararnameler hazırlanabilir. Muhalefet partileri ile ilgili olarak şaşırtıcı kararların alınması mümkün. İçimizi halk olarak acıtabilecek olaylara tekrar bu süreç içinde takık olmak maalesef ülkemizin natal Pluto üzerinde gerçekleşecek Dolunay için söylenebilir. Öfke yoluna gitmemek en doğrusu, görecek anlayacağız. Özellikle Dolunay günü ileri harekete geçmek üzere durağanlaşan Uranüs'ün ülkemiz Merkür ve Satürn'üne tam derece ile dokunması özellikle eğitim, öğretim, gençler, yabancı ülkerlerle ilişkilerimiz ve ekonomi açısından sıradışı gelişmelere gebe bir süreçte olduğumuzu anlatmakta. Ayrıca Uranüs'ün bulunduğu derecede Kurdah sabit yıldızı ile hizalanmış olduğunu görüyoruz ve anlamı; kişinin yaşamında anne ya da baba çok önem teşkil eder, sorumluluk bilinci, yaşamda inişler yaşamak, güçlü ve saygı duyulan bir erkek figür, ancak kendini çaresiz hissedebilir, kanı deli akan, kadın haritasında ise babayı temsil edebilir, aile üyelerinde kayıp, kızına yardım edemeyen baba, en yakın aile üyeleri ile ilişkilerde sorun verebilir. Ülkemizde önemli birinin ani kaybı ya da ani rahatsızlığı üzücü olabilir. Ayrımcılık yerine bir araya gelip sorunları tartışarak halletme yolunda birlik bilinci oluşturmak en doğrusu olacaktır; deli cesareti ile öfke beslemek ve nefret ekmek adına çok tehlikeli günlerdeyiz.


Zerrin Zindancıoğlu,
ASA, MAPAI, ISAR Cap


13 Aralık 2017 Çarşamba

Hannukah Bayramı (12 Aralık - 20 Aralık 2017) - Suzi Barokas Fergan


Hanuka, İbrani takvime göre Kislev'in 25.günü saat 18:00'de başlayıp sekiz gün süren bir Musevi bayramı. Bu yıl 12 Aralık'ta başlıyor ve 20 Ocak'a kadar devam edecek. Ayrıca ''Işık Bayramı'' ya da ''Yeniden Adanma bayramı'' olarak da anılır. Hanukkah sözcüğü İbranice ''adama, ithaf etmek '' anlamlarına gelir. Bu Bayram Gregoryen takvimiyle Aralık, Kasım sonu ya da çok ender olarak Ocak başına denk gelir.

Bir Hanukiya;Festival (Bayram) Hanukiya adı verilen, Menora'ya benzeyip fazladan iki kolu daha olan, 9 kollu şamdanın kollarının yakılmasıyla kutlanılır. Birinci gün bir tane, ikinci gün iki tane yakılır ve Bayram boyunca her gün bir fazla kolun yapmasıyla devam eder.
Hanukiya'nın ortasındaki, diğerlerine göre daha yukarıda bulunan kola Şamaş (İbranice: görevli) adı verilir ve bu kol her gün yanar.

Hanuka, ailece veye topluca yapılan 8 gün boyunca her gün süren bir seri ritüelle kutlanır.
Birçok aile, kitap ya da oyun gibi birçok hediye verirler birbirlerine (çocuklara harçlık ta verilir).Yağın önemini anmak için Hanuka kutlamaları esnasında kızarmış yemekler yenilir.
Hanuka ışıkları hava karardıktan sonra en az bir buçuk saat yanmalıdır.
Hanuka'nın ilk gecesinde Menora'nın  sağ tarafında bir ışık yakılır, 8 gece boyunca takip her gecede ise ilk gece yakılan ışığın yanına bir ışık daha eklenir. Tapınakta sekiz gün boyunca ateşi yanar halde tutan küçük kaptaki yağı anmak adına.

Alıntı


Çocukluğumda Hanuka demek neşe demekti benim için.. Mumlarımızı yakmak için babamızı beklerdik, önce mumlar yakılır daha sonra yemeğe otururduk. Bu gelenekseld,i hanukiyanın ışıklarıyla birlikte yenen akşam yemeği... Sonrasında içi reçel dolu yağda kızarmış ponçikler. Ziyarete gelen aile büyükleri hediyeler.. Kuzenlerle paylaşılan yeni kitaplar...bayramlar güzeldir içinde sevgi barındıran herşey gibi... Mucizelerin gerçekleştiği IŞIK ve SEVGİ dolu bayramlar olsun...

IŞIĞINIZ sizin içinizde...


Sevgiler.....

Suzi Barokas Fergan

12 Aralık 2017 Salı

Yay Yeniayı (18 Aralık 2017) - Astrolozi


18 Aralık sabah saat 9:30'da 2017 yılının son Yeniayı yani Güneş ve Ay kavuşumu netlik kazanacak; bu enerjiler altında yepyeni bir yıla gireceğiz. Ay Duraklarından Şevle'de gerçekleşecek kavuşum için zor işlerin başarılabileceği yorumu yapılmış kadim astrologlarca; ancak buna rağmen olumsuz etkileri de olduğu kabul edilmiş. Özellikle dini konularda fikir ayrılıklarına neden olacağı gibi dinsel sofuluğa da yol açabilirmiş bu etkiler. Yay burcunun son dekanı Ophuichus takım yıldızına ait bölge; hani şu temcit pilavı gibi her yıl belli zamanlarda 13. burç diye adlandırılan takımyıldız.. Akrep takımyıldızının son bölümü olarak düşünün. Akrep'in tutkusu çok yoğundur bu bölgede; Ay burada karanlıkta yol almayı hafife alabilir. Kaygan yılanlar, ejderhalar, akrepler.. tutku, hırs, ihtiras fazla bu bölgede. Yeniay'ın Galaktik Merkez derecesi ile hizalanması alında tüm kötülükleri telafi etmek için bir fırsat. Zane Stein'ın, Philip Sedgewick'in kitabında söylediğine göre;

"Galaktik Merkez'i İlahi bir şekilde esinlenilen bilgileri, doğrudan beynimizin alıcı gri cevherine yönlendiren bir uydu çanağı gibi düşünün. Eğer Tanrı'ya inanıyorsanız, bu algıladığınız bilgiler, iç sesler gerçekten 'O' olabilir. Her ne olursa olsun, bu bağlamda akışı bitmeyecek yeni bilgileri sindirebilme olanağına sahip olursunuz. Bu psişik enerjileri görmezden gelip kabul etmediğinizde ise stres ve karışıklık paçanızı bırakmaz. Ama bu bağlantıları bilinçli olarak kullanabilirseniz, ruhsal önemli gelişmeler, yol almalar yaşanır, önemli bilgilere ulaşılabilir. Ruhunuzla bağlantıda olmanız bu derecede çok önemlidir. Haritalarınızda bu derece vurgulanmışsa, ruhani yaşamla bağlantı kurmaya ihtiyaç duyarsınız."

Nedir bu Galaktik Merkez;
Astronomide Gökada Özeği denen, bir galakside (ki bizimki Samanyolu) tüm gökcisimlerinin etrafında döndüğü merkezdir. Güneşimiz saniyede 100 milden fazla mesafe kat ederek galaktik merkez etrafındaki turunu 250 milyon yılda tamamlar. Yıldızlararası toz ve iri cüsseli Kara Delik yüzünden merkezi göremeyiz. Dünya bakışlı sistemle bizim galaktik merkez 27 derece Yay takımyıldızı doğrultusunda yer almaktadır. Güneşimiz, galaktik merkezin etrafındaki turunu kendisi gibi milyarlarca ile birlikte sürdürmektedir.


Yay burcunun bu bölgesi ikili etkiye sahip bir bölge. Evrene, sisteme ve yaşam sizi nereye itekliyorsa, güvenmek bu noktada çok önem taşımakta. Birçok gelişme yaşayabilir, gerçekliğin sarhoşluğuna kapılabiliriz. Bazen de bilinmeyene büyülüleyici ilgi duyabiliriz. Diğer yandan da meydan okuyucu bir havaya bürünebiliriz. Laibrentler hissettirir bu dekan. Güçlü psişik kalkanlarımızın olduğundan emin olmalıyız. Bazılarımız Yeniay sürecinde ilerlemelerinin durduğunu, ağırlaştığını düşünebilir. Bazıları ise yollarına daha da uyumlanabilir; ama gerçek şu ki bekleyişlerle sabırlar gelişir. Geçtiğimiz dolunay sürecinde üzerine düşeni yapamayanlar tuzaklara daha kolay düşebilir tabii. Ayrıca Yay burcunun son dekanı bir konuda profesyonelleşmeyi yükselmeyi ancak bu gücü kötü amaçlarla kullanamayı da anlatabiliyor; yani bilinci zekayı kötülükle ifade etmeyi.

Yeniay derecesinde 2 sabit yıldızın etkisi var;
*Aculeus: kutuplaşmalar, saldırılar nedeniyle iç görüş kazanma, dayanma gücünün artması, körlük, vizyon darlığı
*Ophuichus'un sağ omuzundaki Kelb Arail; kişinin kendi yaralarının verdiği bilgelikle diğerlerine faydası dokunması, haya gücü, cinsel sapkınlıkları, cinsel yaşamın tolum yaşamında sorun yaratması, her türlü zehirlenmeleri, epidemik enfeksiyonları, pusuya düşürülmeyi, önceden planlanmış suçları, tıp insanlarını ve şifacıları ifade eder. Bu yıldızla ilgili fazla bilgi bulunmasa da, Eris ile güçlü bir tepki verebildiğini bazı kaynaklarda okudum ki Yeniay haritasında, yeniay derecesine üçgen açı yapan Uranüs ile Eris kavuşumda. Robson bu yıldız için;
"Kadınlar, sapkınlıklar, zihinsel yetersizlik nedeniyle talihsizlik yaşayabilirler." 
Ebertins ise;
"Bununla bağlantılı olan Neptün eğilimi olan kişiler, üzerinde toksinlerin yol açtığı bulaşıcı komplikasyonlara yatkın olurlar." demiş..

Yeniay yöneticisi Jüpiter ise Zuben Elgenubi ile hizalanmış;
Z. Elgenubi:  toplumsal reform, karanlık zorlu etkileri olan bir yıldız, affetmeyen, kötü niyetli, suça meyilli, bilinçli yapılan suçlar, aile problemleri, psikopatça suşlara uğramak, tutkulu mücadele, hırsızlık, yolsuzluk, damar hastalıkları, boğulma, saldırgan kişilik, cinayetler, çocuk kaçırılması, ihanet..


Yılın son Yeniayı olduğundan benim de konunun ana fikrine girmem biraz zor oldu; ancak önemini ifade edebilmek için yukarıdaki bilgiler gerekli. Yeniay tam tamına Satürn ve Venüs Orta Noktasında yer almakta. Sadece Satürn ile değerlendirmeye kalksa idik yeniayı, çok zorlanacaktık; ama Venüs ve Uranüs'ün üçgen açısı anlama ılım katmakta. Ciddi bir ilişkiler, yaşamın geride kalanını paylaşmak adına yeni tanışmalar, yaşamdaki rutini bozacak olumlu değişimler, geçmişi geride bırakıp yeni gerçekliği yaratmak.. Yeniayın 29 derecedeki Satürn ile yakınlığı oldukça önemli ancak Yay'ın son dekanındaki dualite gibi bu etkiyi pozitif kullanmak mümkün. Sorumluluklar dürüstlükle dikkate alınmalı ve işin altına eller sokulmalı. Zorluk, korku, endişe hatta tembellik verebilir Yeniay Ancak Venüs'ün sevecenliği, Uranüs'ün uyanış sağlaması ile Satürn de elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışacaktır. Başarı vaadedebilir bu Yeniay. Daha fazla sorumluluk alma ile çevrede saygı ve tanınma sağlanabilir. Yalnız kalıp iç analizler yapmak, affedişler, işleri oluruna bırakabilmek ve şartların değişimine ayak uydurabilmek, yaratıcılığı aktive etmek olumlu etkiler verebilir. Gelecek için temel oluşturma ve yaşamı hem kendiniz hem aileniz için daha istikrarlı ve güvenli hale getirmek adına olumlu adımlar atılabilir. Yaşamın karmaşıklığını basitleştirmek ve verimliliği arttırmak işe yarayabilir. İlişkilerde kriz durumlarında diğerlerine rehber olma yol gösterme tavsiye verme özümüze iyi gelebilir. Aile bağlarını güçlendirebilir ve ilişkilerimizde istikrar sağlayabiliriz.

Aşk, ilişki ve sevgi ihtiyacımıza ışık tutacak bir Yeniay süreci. Daha anlayışlı olabilir, Satürn ile daha ciddi ve pratik yollar oluşturabiliriz. Karşılıklı saygı ve sevgi, sadakat, ilişkilerde taahhütleri beraberinde getirebilir. Yardımlaşma artabilir. Ciddi ilişkiler öne çıkabilir. Yeni aşklar ya da yıllardır tanıyormuşunuz hissi veren yeni tanışmalar oluşabilir. Yaş farkları, öğretmen - öğrenci ilişki dinamiği hissedilebilir. Mesafeler, meslek, finans, statü gibi başlıklar endişelere, gecikmelere yol açabilir. Yeniay çevresinde başlayan ilişkiler romantizm ve uzun süreli olma şansına sahipler. Venüs ve Satürn etkisi ile paranızı kurtarmak, yatırım yapmak için fırsatlar oluşabilir. Hedeflerin uzun vadeli  finansal geçerliliğini iyi hesaplayın. Ev mobilyaları, inşaat malzemeleri, emlak sektörü, elden para çıkmasına neden olabilir. Paranızı ihtiyaçlarınız doğrultusunda ekonomik kullanın. Kendinizi keşfetmenin ve içsel sezişlerin heyecanı var bu dönemde. Rahatlık bölgenizi terk etmeden, diğerleri ile sosyal ilişkilerinizi genişletmek adına kendinizi özgür hissedebileceksiniz. Bir değişim, hızla gelişen bir olay, eski bir ilişkiyi de canlandırabilir ve yenilenme sağlayabilir. Farklı kültürlerden, inançlardan, yaşam tarzlarından kişileri kendinize çekebilirsiniz. Sevgiden çok maddi değerlere önem verebilir bazılarımız. Eğer siz de bu grupta iseniz Uranüs'ün olumlu etkisi ile bazı hesaplanmış riskler almaya meyilli olacaksınız. Ani bir düşüş, beklenmedik gelir kaynakları oluşturabilir. Kumarbaz bir Yeniay.. Eski ve yeni, gelenekler ve gelecek, güvenlik ve risk.. dualiteler harmanlanmış.. Bağımsızlık, özgürlük uğruna daha fazla sorumluluk almaya kalkışabiliriz. Yaşamdaki mevcut çerçeveleri, yapıları koruyarak olumlu değişimler yapabiliriz. Bu süreçteki değişimler ve gelişmeler yakın gelecekte ve uzun vadeli geçiş sürecinin başlangıcı. Geçmişi geride bırakın ve yeniyi yaratmaya başlayın.

Aralık Yeniayı önemli "komplo" teorilerine ilgi duyabiliriz. Kıskanç ve kibirli davranışlarımız beslenebilir; her dualitede olduğu gibi olumsuzluklardan da bahsedilmeli.. Ama tabii bu zehirli enerjiyi çekip atmak mümkün. Eleştirilere karşı daha dayanıklı olacağız. Pluto ile derine inip odaklanmak istediğimiz konularda konsantre olabilecek, kararlılık gösterebileceğiz. Dolaylı tutumları pek affedecek bir süreç değil. Problemlere yenilikçi yaratıcı çözümler getirebileceğiz. Özellikle tıbbi alanlarda gelişmeler sevindirici hal alabilir. Disiplinli çalışmalar mümkün. Kendimize tabu yaptığımız, platonik bağımlı olduğumuz fikirler, ilişkiler, değerler kolaylıkla kötü bir alışkanlık gibi geride bırakılabilir. Boyutlararası ilişkiler artabilir, rüyalar artabilir ki çoğumuz önemli mesajlar içeren durugörüler, içgörüler duyumsayabilir. Herkesi yeni olana davet eden bu süreçte ateş elementinin yoğunluğunda gezegenler de burç değiştirmeye hazırlanıyor. Engelleri aşan, sert hatlı hızlı kararlar aldırtan, korkularımızdan arıtan, adalet döngüsünü harekete geçiren bir süreç.. Başkalarının isteklerinden çok kendi isteklerimizin önemli olması zaten çoğumuzun yaşamında dönüşümleri başalatacaktır. 


Zerrin zindancıoğlu
ASA, MAPAI, ISAR Cap









5 Aralık 2017 Salı

Chiron Geri Hareketi Sonlanıyor (5 Aralık 2017) - Astrolozi


Chiron'un 2 Temmuz'dan beri sürdürdüğü retro hareketi sonunda 5 Aralık itibarı ile bitiyor. Chiron'u anlayabilmek adına, mitolojik hikayesini bilmek gerekir. Daha önceki yazılarımda bunu detaylı anlatmış olduğumdan, şimdi kısaca üzerinden geçelim.

Chiron Satürn'ün ve peri kızı Philyra'nın yasak aşklarından, evlilik dışı doğmuş çocukları.. Yakalanmamak adına at kılığına girdiklerinde buluşan çiftin, yarı insan yarı hayvan oldukları sırasında doğum gerçekleşmiş ve bebek de aynen onlar gibi normal olarak değil, yarı insan yarı hayvan olarak dünyaya gelmiş.  Annesi onu çirkin diye terketmiş babası ise onu hiç görmemiş. İçgüdüsel hayvani dürtüler sonucu dünyaya geldiğinden, reddedilen ve bastırılarn içgüdülerin açtığı yaraları temsil eder. Chiron ormanda, doğada tek başına büyümüş ve her işini kendi halletmiş. Üvey babası ve onu eğiten Apollo sayesinde üstün yetenekleri olmuş; tıp, müzik yeteneği ve bilgelik kazanmış, savaş becerisi, kendi kendini koruma stratejileri geliştirmiş. İçindeki bölünmüşlük, yani kendini reddedilmiş, aşağılık ve çirkin hissetmesinin yanı sıra Apollo'nun fikirleri ve öğretileriyle içgüdüselliğini uyum, düzen ve cesaretle uzlaştırmış. Tanrı'ların çocuklarına, güvenirliği sayesinde öğretmenlik yapmış. Ancak bir gün bir ok yarası almış ve ağır acılar çeker olmuş. Aslında ölümsüz olan Chiron, acılarının dinmesi için ölüm diler hale gelmiş. Tanrılar tarafından çok sevilen ve güvenilen Chiron, sonunda ölümlü olma hakkını onlardan almış. 

Bu hikayeden yola çıkarak astrolojik olarak Chiron'un haritalarımızda, kendimiz için değil de başkaları için iyi yapabileceğimiz konuları aydınlattığını görüyoruz; kişilere rehber olabiliyor, çareler bulmalarına yardım edebiliyoruz. Ama bu dersleri kendimizde uygulayabilmemiz maalesef zor görünüyor; terzi kendi söküğünü dikmekte zorluk çekiyor. Bazı özelliklerimizi ise kendimiz görmekte zorlansak da diğerleri bunları kolaylıkla farkedebilir. Malum Chiron kendi acısını, herkese eğitmenlik yapsa da dindirememiş, yarasını iyileştirememiş. Bu bir şekilde yetersizlik ve ızdırap duyulan özellikler; kendimizde çirkin, yanlış gördüğümüz yanlarımız. Ancak büyüyebilmek, gelişebilmek ve tabii iyileşebilmek adına tedavileri şarttır. Tabii ki yarayı da ancak kendi iyileştirebilir belki yüzleşerek, önemli fedakarlıklar yaparak. Malum Chiron ölümsüzlüğünü bu yolda feda etmiş. Bu yanlarımızı öldüremedikçe de bu acı dinmez.

Chiron, konumu nedeniyle Satürn ve Uranüs arasında yer almakta; yörüngesi bazen Satürn ile bazen de Uranüs ile benzeşmekte. Dolayısı ile eski ve yeni olanı, sorumluluklarla, yaratıclığı bir araya getirmek durumunda.  Yaralarımız sadece kendi yaratıclığımızla iyileşebilir; aslında bunları da yaratan bizlerizdir. 

Chiron geri harekette iken maalesef bu yüzden Satürnyen, içe dönük çalışmakta. Farklı bakış açılarımız daha kıtlaşabilir ve karamsarlıklara neden olabilir. Kendimize acımak, belki hataları farkedememek, kendimizde kusur bulmak daha kolaylaşabilir. Ufak bir gök cismi olmasına rağmen farketmeden kanayan yaralarımıza işaret eden Chiron, neredeyse bir gezegen kadar etkili.  Kendi sistemimizi yaratma yönünde bir şekilde anlamlandıramadığımız bir mecburiyet hissettirir. Bu farkında olmadan da iç çatışmalara neden olur. Chiron, tıp, askerlik, güzel sanatlar, eğitim konularını da temsil eder. En önemlisi kendimizi aldatabileceğimiz, görmezden geldiğimiz kusurlu yanlarımızdır.


Başkalarından saklanan sırları sembolize ettiği gibi aynı zamanda sevilmeye, kabul görmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz çıplak yanımızdır. Onun kötü yarasına dostu Herakles'in bir hatası sebep olmuş. Bizi de yaşamda en çok üzenler genelde sevdiklerimiz yakınlarımızdır. Kendimizi savunmaya gerek duyöadığımız kişilere karşı savaşmak hiç aklımıza gelmez. Bazen bir söz, bizi bir ok gibi hasta edebilir. Herşeye rağmen affetmeden de iyileşmek mümkün değil. Chiron kendimizle barışabilmenin yani affedebilmenin de enerjisidir. En kıymetli hazinesi yani ölümsüzlüğünü, bilgeliğini, tüm maharetlerini başkasına armağan etmiş ve böylece acılarından kurtulmuş. Gerçek şifa, en iyi niyet adına, koşulsuz gönülden sunulandır.

Chiron'un retrosu, şifa bulmak adına başladığımız yolculuk özünde bir "kendini bilme" serüveni idi. Chiron bu dönemde içimize yönelik çalıştı. Negatif olarak gücümüzü yanlış kullanma, fanatik hedefler, şiddete yönelik davranışlar, öfke besleme, hırslanma, olduğundan farklı görünmeye çalışma, acımasızlık, toplum çıkarlarını kişisel kullanma isteği, cinsel sapmalar hatta belki bazı rahatsızlıklar larak kendini gösterdi. Hele ki Balık burcunda olduğunu da hesaba katarsak içsel olarak bireysellik hissimizin gelişmesinde suçluluk duyguları, başarılamayacak istekler peşinde yani hayal dünyasında yaşamak, teslim olmaktan ve çözülmeler yaşamaktan korkmaktan ötürü zihinsel ve duygusal kontrole başvurma, kurban - kurtarıcı kompleksi gibi özelliklerini açığa vurmuş olabilir.

Chiron aynı zamanda, başkalarına koşulsuz sunmamız gereken anlayış ve fedakarlıklardır. Hayattan alınan derin darbeler, asla iyileşemeyeceğimizi düşündürebilir; yani acı olaylarla sınanırız. Retro olduğunda daha karamsar haller sergilememiz mümkün; etkileri içsel çalıştı. Haritalarımızda göremediğimiz gölge yanlarımıza işaret eder. Yaralı olduğumuz ve bu nedenle fark etmeden bilinçaltımıza ittiğimiz konuları gözümüze sokabilir ve kendimizi tanımamızda rehber görevi üstlenebilir. Tabii yaralarımızla yüzleşmek adına bu süreci olumlu kullanmak mümkündü. Hangi konuların aslında içimizi cızz ettiği, bir yanımızı hangi durumlarda daha eksik hissettiğimiz noktaları tesbit edebilmek, içsel olarak bunlarla yüzleşebilmek, varlıklarını kabul edebilmek tam da şifanın merkezi idi. Şimdi bu süreç bitiyor. Eğer tesbitlerimiz varsa, iyileşmeyi kesinleştirmek adına etrafımızdakilere verdiğimiz aklın, fikirlerin bir kısmını kendimizde uygulayabiliriz. Endişe ve tereddüt duyduğumuz konularda, kendimize güvenimizin ağır aksak işlediği alanlarda, merhemi kendimize sürmek adına fırsatlar oluşabilir. Krizlerle mücadelede, bireysel ihtiyaçlarımızı, zayıflıklarımızı rahatlıkla belirlememize yardım edecektir. Diğerleri ile aramızdaki farklılıkları kabul etmeli, olumlu yönlerimizi, yeteneklerimizi daha öne çıkarabilmeliyiz. Eksik ya da yetersiz olduğumuz alanlarda ise belki kendimizi eğitmeli ve çarelerini üstlenmeliyiz.


Zerrin Zindancıoğlu 
ASA, MAPAI, ISAR Cap

29 Kasım 2017 Çarşamba

Mevlid Kandili (29 Kasım 2017) - Astrolozi



Müslümanlık Alemi'nde önemli gecelerden birini yaşıyoruz bu akşam. Sizler için değişik kaynaklardan araştırma yaptık. Bu gecenin manasının Hz. Muhammed'in doğumu olarak bilmenin dışında, esas mesajının tüm insanlığa BİR'liği ve SEVGİ'yi anlatmak ve hatırlatmak olduğuna inanıyorum; zira peygamberimiz bu şekilde bir kişinin ilahlaştırılmasına tamamen karşıydı, kendisi de bir elçiydi. Onun doğumunun, aslında kendi içimizdeki gerçek Öz'ün farkına varmak ve bu biliş halinin önemini sembolize etmesidir. Amaç ruhun ve bedenin frekans ayarını değiştirebilmek ve evren ile senkronizesini sağlamaktır. Ve evrende yanlış olan hiç bir şey yoktur, yanlışı ancak insanoğlu yapar.. Bu biliş hali ile toplam 5 önemli gecenin ilkini yaşarız.. Diğerleri kutsal saydığımız 3 aylar içinde bulunmaktadır. Onlar'ın anlamı "Ermek ve Ol'mak"tır. Farkına varmak ise bana göre Mevlid gecesidir. Bu farkına varış kutlanır bu önemli ve ilk Kandil gecesinde..

İbadetler, özellikler mübarek gecelerde daha da artar, insanların çoğu daha enerjik olurlar, bu manevi bir güçtür. Bu enerjinin zerresi, idrakı olanı uçurabilir. İyiliklere, güzelliklere koşturur. O yüzden kandil geceleri önemli ve yoğun enerjilerle doludur. Bu zamanlar aslında muhasebe aylarıdır, kendimizi denetleme, değerlendirme bakımından çok önemlidir.

-Ben neyim

-Niçin bu Alem'e gönderildim
-Yaradılışımdaki esrar ne
-Günah ne, Sevap ne
vs. vs.

Bu gecenin ardından Regaib, sonra Miraç ve Berat geceleri gelir; en sonda ise Kadir Gecesi bulunur. Bu 5 gece farkındalik ve idrak adına önemli basamaklardır (Temmuz ayında Ramazan süresince bu konuyu incelemiştik.) Öz'ünde bu farkındalığa eren kişi, ruhunda temizliği gerçekleştirebilmek adına bir karar verir, artık bedenin nefsiyle mücadeleye hazırdır. Bu yıllık bir döngünün başlangıcıdır, doğum günüdür..

Şimdi sizlerle, yaptığım araştırmamı paylaşmak isterim. Yukarıda bahsettiğim benim şahsi fikirlerim. İnancınız her ne şeklde olursa olsun, yüksek enerjiler barındıran bir gece yaşayacağız bu gece, tüm iyi niyetlerimizi Dünya Ana'ımıza ve insanlığa hep beraber gönderelim ve bu önemli gecenin hayırlara vesile olmasını dileyelimm..

Zerrin Zindancıoğlu

ASA, MAPAI, ISAR Cap




Tarih: Milâdî 571, Nisan ayının yirmisi. 
Fil Vak’asından elli veya elli beş gece sonra. 
Kamerî aylardan Rebiülevvel ayının on ikinci gecesi. 
Mekke’de mütevazı bir ev. Günlerden Pazartesi. Vakit, vakitlerin sultanı seher vakti. 
Bu mütevazı evde ve bu eşsiz vakitte muazzam ve eşsiz bir hadise vuku buldu: Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed (a.s.m.), dünyaya gözlerini açtı! 
Bu göz açışla birlikte âlem, sanki birden elem ve mâtemini unutarak sürura garkoldu. Karanlıklar, ânında nurla yırtılıverdi. Kâinat, sevinç ve heyecan için­de adeta, “Doğdu ol saatte Sultan-ı Din Nura garkoldu semâvât-ü zemin” di­ye haykırdı.

Yeryüzünü mânevî bir karanlık kaplamıştı. 

Mevcudat, beşerin zulüm ve vahşetinden adeta mâteme bürünmüştü. Göz­yaşı döken gözler değil, ruh ve kalpler idi. Kalp ve ruhların keder, elem ve gözyaşına âlem de iştirak etmiş, sanki umumî yas ilan edilmişti! 

Yeryüzü saadetin, sevincin ve huzurun kaynağı olan “tev­hid” inancından mahrumdu. Küfür ve şirk fırtınası, ruh­ları ve kalpleri kasıp kavurmuştu. Gö­nüllerde tek mâbud yerine, birçok bâtıl ilâh yer almıştı! Hakikî sahibini arayan ruhların feryadı ortalığı çınlatıyordu. 

İnsanlar, birbirini yiyen canavarlar misâli vahşîleşmiş, küfür, şirk, cehalet ve zulüm bataklığında boğulmaya yüz tutmuşlardı. Zâlimin zulüm kamçısı al­tında mazlum inim inim inler hale gelmişti. 

Âlem mahzun, varlıklar mahzun, gönüller mahzun ve simalar mahzundu. 

Akıl, ruh ve kalpleri mânevî kıskacı altına alıp olanca kuv­vetiyle sıkan bu küfür ve şirke, bu dalâlet ve cehalete, bu hüzün ve sıkıntıya beşerin daha fazla katlanmasına Allah’ın sonsuz merhameti elbette müsaade edemezdi! Bütün bunlara son verecek bir zâtı, şefkat ve merhametinin bir eseri olarak elbette gönderecekti! 

İşte, o zât geliyordu! 

Dünyanın mânevî şeklini beraberinde getirdiği nurla değiştirecek eşsiz in­san, Allah’ın Son Peygamberi geliyordu! 

Cin ve inse ebedî saadetin yolunu gösterecek Hz. Muhammed (a.s.m.) geli­yordu! 

O An… 
Kâinat, hürmet ve haşyet içinde Efendisini beklemekte idi. Her varlık, ken­disine mahsus diliyle, hal ve hareketiyle bu emsâlsiz insana “hoş-âmedî”de bu­lunmak üzere sevinç içinde hazır durumda idi. 
İşte insanlığın akıl ve kalbinde düğümlenen "Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?" sorularını, düğümlerini çözüp kâinatın Sahibini ilân ve ispat edecek bir zatın teşrifi sadece insanların ruh ve kalbinde değil, diğer varlıklarda, hattâ cansız eşyada bile yansımasını bulacaktı.

Yahudi ileri gelenleri ve âlimleri kitaplarında daha önce rastladıkları işaret ve müjdelerin açığa çıktığını gördüler. Kimsenin haberi olmadan en önce onlar bu müjdeyi verdiler.

O gece Yahudi âlimleri semâya bakıp "Bu yıldızın doğduğu gece Ahmed doğmuştur" dediler.(1)

Bîr Yahudi İleri geleni Mekke'de Peygamberimizin doğduğu gece, içlerinde Hişam ve Velid bin Muğire, Utbe bin Rabia gibi Kureyş ileri gelenlerinin bulunduğu bir toplantıda, 
- "Bu gece sizlerden birinin çocuğu oldu mu?" diye sordu.
- "Bilmiyoruz" diye cevap verdiler.
Yahudi, "Vallahi sizin bu ihmalinizden iğreniyorum!
"Bakın, ey Kureyş topluluğu, size ne söylüyorum, iyi dinleyin. Bu gece, bu ümmetin en son peygamberi Ahmed doğdu. Eğer yanlışım varsa, Filistin'in kudsiyetini inkâr etmiş olayım. Evet, onun iki küreği arasında kırmızımtırak, üzerinde tüyler bulunan bir ben var" dedi.

Toplantıda bulunanlar Yahudinin sözünden hayrete düştüler ve dağıldılar. Her birisi evlerine döndüğünde bu durumu ev halkına anlattılar. "Bu gece Abdülmuttalib'in oğlu Abdullah'ın bir oğlu doğdu. Adını Muhammed koydular." haberini aldılar.

Ertesi gün Yahudiye vardılar:
"Bahsettiğin çocuğun bizim aramızda dünyaya geldiğini duydun mu?" dediler.
Yahudi "Onun doğumu benim size haber verdiğimden önce midir, sonra mıdır?" dedi.
Onlar, "Öncedir ve ismi Ahmed'dir" dediler. Yahudi, "Beni ona götürün" dedi. 
Yahudi ile beraber kalkıp Hz. Âmine'nin evine gittiler, içeri girdiler.
Pegamberimizi Yahudinin yanına çıkardılar. Yahudi Peygamberimizin sırtındaki beni görünce, üzerine baygınlık geldi, fenalaştı. O doğmuştu. 

Peygamber Efendimize hamileyken rüyasında, "Sen, insanların en hayırlısına ve bu ümmetin efendisine hamile oldun. Onu dünyaya getirdiğin zaman 'Her hasetçinin şerrinden koruması için bir ve tek olana sığınırım' de, sonra ona Ahmed yahut Muhammed ismini ver."

Yine kendisinden çıkan bir nurun aydınlığında bütün doğuyu ve batiyi, Şam ve Busra saray ve çarşılarını, hattâ Busra'daki develerin uzanan boyunlarını gördüğünü Abdülmüttalib'e anlatmıştı.(3)

Aynı gece Hz. Âmine'nin yanında bulunan Osman ibn Âs'ın annesinin gördükleri de şöyle:

"O gece evin içi nurla doldu, yıldızların sanki üzerimize dökülecekmiş gibi sarktıklarını gördük."

Evet bu ulvî anı dile getiren Mevlid'in yazarı Süleyman Çelebi bütün bu hakikatleri şu beytiyle şiirleştirmiştir:

"Hem Muhammed gelmesi oldu yakin, 
Çok alâmetler belürdi gelmedin"

Rabiülevvel ayının 12. Pazartesi gecesi, yapılan hesaplamalara göre, Miladi takvime göre 20 Nisan'a denk gelen gece idi. 

Dünyayı şereflendiren iki Cihan Serverinin üzerini o günün bir âdeti olarak bir çanakla kapattılar.

Araplara göre o zaman, gece doğan çocuğun üzerine bir çanak koymak ve gündüz olmadan ona bakmamak âdetti. Fakat bir de baktılar ki. Peygamber Efendimizin üzerine konulan çanak yarılarak ikiye ayrılmış, Efendimiz gözlerini gökyüzüne dikmiş, başparmağını emiyordu.(5)

Evet, bu işaret her türlü küfrün, zulmün, şirkin ve her türlü bâtıl inanç ve âdetlerin parçalanıp yok olması, imanın, nurun ve hidâyetin kâinatı aydınlatması için gönderilmiş bir Peygamber idi.

Aynı gece Kabe'de tapılmakta olan cansız putların çoğunun başaşağı devrildiği görüldü.

Aynı gece Kisra sarayının beşik gibi sallanıp on dört balkonunun parçalanıp yerlere düştüğü öğrenildi.

Sava'da mukaddes tanınan gölün suyunun çekilip gittiği görüldü.

Bin senedir yakılan ve söndürülmeyen mecusi ateşinin sönüverdiği müşahede edildi.

Bütün bunlar işaret ve alamettir ki, yeni dünyaya gelen zat ateşe tapmayı, puta tapmayı kaldırıp, Fars saltanatını parçalayarak Allah'ın izni olmadan kutsal tanınan şeylerin kutsallığını ortadan kaldıracaktır.(6)

İşte bu geceye Veladet-i Nebi gecesi diyor ve onun bütün kalbimizle, ruhumuzla her sene yeniden yâd edip kutluyoruz. Bütün kâinatla bu geceyi karşılayarak onun âleme teşrifine kıyam ediyoruz.
Getirdiği ebedi nura, açtığı saadet caddesine ve sünnet-i seniyyesine yeniden sımsıkı sarılmak ve Mevlid Kandilini vesile ederek ona yeniden biatimizi, bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir saadettir.

Müslümanlar bu geceyi, hem kendi açılarından, hem de çocukları açısından düşünürler. Kendi açılarından düşünürken ibâdetleri, çevredeki konu komşuya yardımları, çeşitli iyilikleri hatırlar, farklı bir yardım anlayışında olurlar. Çocukları açısından ise, çok dikkatli olurlar. Mâsum dimağlarda gecenin güzel bir hatıra olarak kalmasını temin edecek çarelere başvururlar. Nitekim o günde çocukların sevineceği şeyler alırlar, hoşlarına gidecek sohbetler tertip ederler, gecenin, zihinlerinde tatlı bir hâtıra olarak kalmasını temin ederler.

Bütün insanlığa "rahmet peygamberi" olarak gönderilen son elçinin, barış, huzur ve mutluluk dolu mesajlarının bugün çok daha önemli ve anlamlı hale gelmekte; huzursuzluğu, öfkeyi, acımasızlığı ve düşmanlığıyla bu dünyayı kirletenlere, insanlık için en güzel örneğin o muhteşem gölgesine sığınmaktan başka bir yolu olmadığını işte bu kandil gecesinde bir kez daha hatırlatmış olacağız. Bu gecede çeşitli mucizelerin gerçekleştiği ifade edilse de asıl önemli olanın Hazreti Muhammed'in dünyaya gelişinin canlılığını korumak ve onun dünya görüşünün önemine vakıf olmaktır. O'nun dogdugu gece, insanligin kurtulusu için çok hayirli ve mübarek bir baslangiçtir.O gecenin sabahi gerçekten de feyizli bir sabahti. Insanlik için yepyeni bir gün dogmus, aydinlik bir devir açilmisti.

" Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarici olarak gönderdik; fakat insanlarin çogu bilmezler." (Sebe, 28)

Insanligin her zaman ve mekânda Hz. Peygamber'in teblig ettigi ilâhî mesaja ve bu mesajin hayata geçirilmis sekli olan onun sünnetine ihtiyaci vardir. 


"Andolsun, Allah'in rasûlünde sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavusmayi umanlar için ve Allah'i çok ananlar için güzel bir örnek vardir." (Ahzâb, 21)

Hepimiz bu dünyada faniyiz; ölüm şerbetini herkes içecek, kabir kapısından herkes geçecek.
Biz bu kainatı şu harika şekil ve nizamda halkeden yüce Allah'ın varlığını, birliğini biliyor, tam bir iman ve itminan ile inanıyoruz; yerleri, gökleri, yıldızları, atomları, maddeyi, mânâyı, dünyayı, ukbayı, hayatı, mematı, ağaçları, çiçekleri, kuşları, böcekleri, her türlü güzellikleri yaratan, bize sayısız nimetleri veren O...
İnsanoğlu'nun ilk ve her şeyden önce ve en mühim görevi O'nu bulmak; O'nu tanımak, bilmek, saymak, sevmek...; O'na itaat edip, nimetlerine, ihsan ve ikramlarına daima hamd ve şükürler eylemek...
Allah her suçu, günahı, hatayı, kabahati, kusuru afveder, bilmemeyi, tanımamayı veya yalan-yanlış, eğri-büğrü, eksik-yamuk tanımayı asla bağışlamaz. Haça, puta, toteme, heykele, aya, güneşe, yıldıza, dağa, ağaca, ineğe, öküze... herhangi bir aciz, naciz, fani zavallı yaratığa tapanlar bu yanlış inançlarının cezalarını ebediyen çekecek, daima azapta, ikapta mahv olacaklar...

O âlemlerin Rabbinden, “Alemlere rahmet olarak gönderildi.” Asırlara sığmayacak güzellikleri birkaç sene içerisinde gerçekleştirdi. Evlâtlarını diri diri toprağa gömen babalar O’na ve getirdiği prensiplere iman ettikten sonra dünyaya insanlık, adalet ve medeniyet rehberi olacak hale geldiler. İnsanlar O’nun tek emriyle, kökü yüzlerce yıl derinde olan alışkanlıklarını bıraktı.
Böylece cehâlet asrı bir saâdet asrı olup, çıktı. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed[sav] kendisinden önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. O’nun diğer peygamberlerden en farklı yönlerinden birisi budur. 
Kalplerinde iman olan kişiler, kendilerini yoktan var edenin, sayısız nimetleri hizmetlerine verenin, onları her an gözetip kollayan ve koruyanın Allah olduğunu bilirler. Allah'ın dışında yaratılmış olan tüm varlıkların ancak O'nun izniyle hayat bulduklarına ve yine O'nun dilemesiyle bir gün mutlaka yok olacaklarına, baki kalacak olanın Allah olduğuna iman ederler. Bu gerçeği kavradıkları için tüm sevgilerini kendilerini yaratan ve tek sahipleri olan Allah'a yöneltirler.
Tasavvuf yoluna tabi olanlar "...Biz sizi şerle de hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz bize döndürüleceksiniz" (Enbiya Suresi, 35) ayetinde ki sırrı kavramışlardır. Lehlerine veya aleyhlerine gibi gözüken her olayın, aslında Allah'a olan imanlarının sınanması için özel olarak yaratılmış olduğunu unutmazlar. Karşılaştıkları olaylar her ne olursa olsun, Allah'a olan teslimiyetlerinde ve tevekküllerinde bir eksilme görülmez. Başlarına gelen ve olumsuzmuş gibi görünen pek çok olayın aslında ahiretleri için son derece hayırlı sonuçlar oluşturabileceğini bilirler. Her insan üstün bir ahlakı hedeflemekle ve buna gayret etmekle sorumludur.

Kaynaklar:
(1)İbn-i Sa'd, Tabakat, 1:60.
(2)A.g.e, 1:162-163.
(3)Taberî Tarihi, 2:125; İbn-i Sa'd, Tabakat, 1:102.
(4)A.g.e., 1:102.
(5)İbn-i Sa'd, Tabakat, 1:102.
(6)Bediüzzaman, Mektûbat,s:161,162.

26 Kasım 2017 Pazar

İkizler Dolunayı (3 Aralık 2017) - Astrolozi


3 Aralık 2017 saat 18:47'de, İkizler burcunun 11. derecesinde bir Dolunay gerçekleşecek; Ateş ve Su elementinin yoğun olduğu anın haritasının Güneş günü Mars saati vuku bulması da oldukça ilginç tabii..  İstanbul'a göre çıkartılan haritada 0 derece yengeç yükselmesi daha da ilginç; öncü, hızlı, korumacı ve çook duygusal.. Sanki bir nevi ateşli, hareketli, aksiyonu bol günlere geri dönmek gibi.. Evet Ay 11 derece İkizler burcunda; ancak Antiscia derecesi 18 derece yengeç ve Pluto ile karşıtlık yapmakta; ayrıca İkizler yöneticisi Merkür, Dolunay'dan sadece 8 saat evvel geri hareketine başlamış, hızı oldukça düşük ve deklinasyon açısından oldukça problematik bir konumda ve tabii malefiklerin en güçlüsü Satürn ile de kavuşumda. Ay Duraklarından Dübran'da oluşacak Dolunay için kadimler pek olumlu yorumlar yapmamışlar ve fazla konuşmamak, sırları korumak, toprak ve mülk işlerini çözümlemek için tavsiyeler vermişler. Bu süreçte özellikle ticaret alanında karşınızdakilere fazla güvenmemek gerekirmiş. Sepharial'ın kayıtlarında ise İkizler 2. dekan için orduların ani hareketleri, özel ve kamusal mallara el konulması olarak yorumlar yapılmış ki zaten İkizler burcu insanla eşleştirilen bir burç olduğu için insan hareketleri üzerinde etkili olacağı savunulmuş. İkizler ile anılan şehirler Londra, Melbourne ve San Francisco için bu süreçte önemli gelişmeler olabilir diyebiliriz.

Dolunay haritasına ilk bakışta en dikkat çeken 11 derecelerin birbirleri ile etkileşimi; özellikle Ay ve Güneş karşıtlığının Neptün ile yaptıkları T-kare formu ve tam kavuşum dediğimiz hali oldukça problemli. Yalanlar, aldatmalar, kayıplar, hayal kırıklıkları, hırsızlıklar, dolandırıcılıklar, deniz ve su ile ilgili problemler, dedikodular, skandallar ve hastalıklar, salgınlar, ayrıca tabii bol yağışlı havalar anlamına gelen bir görünüm. Jüpiter ve Neptün arasındaki haritanın tek olumlu açısı ise Dolunay'dan sadece 13 saat önce netleşmiş halde olacak; inançlar ve iyimserlik açısından olumlu etkiler verebilir az da olsa.  Merkür'ün yeni başlamış retrosu ile bazı fesatlıklara, haylazlıklara işaret etmekte. Bu aldatıcı dolunayın etkilerini azaltmak için manevi duyguları yüksek tutmak ve olaylara olumlu ve geniş bakış açısı ile bakmak lazım. Ancak ağır gezegenlerin unutmamak gerek ki etkileri dönemsel ve global hissedilir, bu kaçınılmazdır. Evet Jüpiter ve Neptün olumlu açılar içindeler belki ama, Dolunay derecesine göre zorlayıcı açılara sahipler; zorlu meydan okumalara yol açabilirler. Açılar arasındaki bu tekrarlanan 11 dereceler, görünümlerin de ne kadar güçlü olacağına işaret ediyor.

Neptün karesi ile gerçekleri sorgulamak için farklı ve tuhaf dürtüler, deneyimler yaşayabiliriz. Olasılıkları ve gelişmeleri doğru algılayamamamızdan doğacak durumlar bizleri zora sokabilir. İlk izlenimler üzerinde sakın kesin ve önemli kararlar vermeyin. Kendimizi aldatabilir ya da bizler aldanabiliriz. Sahtekarlıklar açısından oldukça sisli, puslu etkiler altında olacağız. Aşırı duygusallık, duyarlılık daha fazla incinmemize neden olabilir. Çok fazla rüyaların peşinden koşmamalı, hayalperest davranmamalı, zannettiklerinize ispatlanmadan inanmamalısınız. Diğerleri ile kolay empati kurup, herkesi herşeyi sezdiğinizi zannedebilirsiniz. Bu diğerlerine ve kendimize de kolayca acı çektirmemize eğilim verebilir; vicdan olaylarına girmemek en doğrusu, vicdan ile de kandırabilirsiniz tabii. Acı çekiyorsanız ya da yardıma ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız, mutlaka güvendiğiniz kişilere bunu ifade edin. Kafa karışıklıkları, yanılma, aldanma, hayal kırıklıkları bir arada fiziksel canlılık yani sağlık ve egonun üzerinden duygusal problemlere de yol açabilir. Sorularınıza cevap bulmakta zorlanabilirsiniz ve tabii yanlış teşhisler de konulabilir; depresyon, enfeksiyon ve psikolojik sorunlar ile sağlık açısından önemli problemlere neden olabilir. Paranoya ya da depresif duygularınız ile başınız dertte ise, ilaç, madde veya alkol kullanımlarında da çok dikkatli olunmalı. İftiralar, kayıplar, skandallar tüm ilişkiler de Neptün etkisi ile yanıltıcı bir hal alabilir. İş ilişkilerinde, toplantılarda ve tüm görüşmelerde özenli ve dikkatli davranmaya özen gösterilmeli. Kişisel ilişkiler için sahtekarlık ve aldanmalardan zarar görebilirsiniz. Sır tutmak zorlaşabilir ya da tam tersi gerçeği ortaya çıkarmak için güç sarfetmeniz gerekebilir.

Ay ve Güneş karşıtlıkları astrolojide en güçlü açılardan kabul edilir; Orta Noktalarının Mars ile tetiklenmesi ve Neptün etkisi ile bazı depremlerden de bahsedilmeli tabii. Özellikle Dolunay sırasında Güneş, Ay ve Dünya arasındaki dizilim bu riski arttırmakta. Tüm bunların yanı sıra her zamanki gibi sabit yıldız listesi vermekten çok gökyüzünün en önemli 2 yıldızından bahsedeceğim biraz. Ay ile kavuşumda olan Aldebaran ve Güneş ile kavuşumda olan Antares ki bunlar sıradan yıldızlar değil. Her ikisi de çok parlak ve gece gökyüzünde izlenebiliyorlar. Mitolojilerde, dinlerde, tüm kültürlerde önemli olan Kraliyet Yıldızlarından ve Dört Melek'ten ikisi ile ifade edilmekte.. Kraliyet Yıldızlar, Regulus, Antares, Fomalhaut ve Aldebaran.. Bu 4 yıldız cennetin koruyucularıdır. Gökyüzünde bir Haç oluştururlar ve elementlerin dengesini ifade ederler. Kısa bir not daha eklemekte yarar var, Ay ve Güneş orta noktasını tetikleyen Mars'ın Antiscia derecesi de 3 derece Balık ile Fomalhaut kavuşumunda; ancak bu diğerlerine göre daha zayıf bir etki olduğundan bu yıldızdan bahsetmeyeceğim.

10 derece İkizler ile aynı deklinasyona sahip Aldebaran;
 Boğa Takım yıldızından Boğa'nın Gözü, Baş Melek Mikail ile ilişkili, Doğu'nun Gözcüsü, Mahşerin 4 Atlısından Beyaz At, ruh ile eşleştirilir.

10 derece Yay ile aynı deklinasyona sahip Antares;
Akrep Takım yıldızından Akrep'in kalbi, Baş Melek Uriel ile ilişkili, Batı'nın Gözcüsü, Mahşerin 4 Atlısından Kara At, beden ile eşleştirilir. 

Antares ve Aldebaran'ın astrolojik etkileri yaşamda aşırı düşüş ve çıkış ya da tersi olarak yorumlanır. Onları yönetmek çok zordur. Ancak düşüşten sonra da işleri bitmez. Dr. Eric Morse'a göre bu önemli karşıtlık (Aldebaran ve Antares) eğer gezegenlerle birlikte ise ki Dolunay haritasında bu etki var, ya bir savaşın başlangıç tarihini ya da liderlerin çatışmasını, barışın bir tarafın ezici yenilgisinden önce oluşmayacağını ve büyük ölçüde dünyada yükselecek savaş etkisini anlatmakta. Bu eksen 2. Dünya Savaşından önce ve süresince aktifmiş; 2 agresif liderlerin atlarının üzerine çıkıp harekete geçmelerini ifade edermiş. Vivian Robson'a göre 
Ay ve Aldebaran kavuşumları;
"iş, şeref, kazançlar için fayda ancak felaket riski, ev içi, toplumsal, dini, milli konularda bazen olumlu ancak şiddetli ölüm etkisi"
Güneş ve Antares kavuşumları;
"rezalet, yıkım, askeri tercihler, ihanet, taahhüt edilen ya da olası şiddet, ateş, hastalık, sağ göz yaralanmaları, şiddetli ölümler, dini temalar, samimiyetsizlik, şeref ve zenginlik" olarak yorumlanmış.
Kısaca Antares'i şöyle hatırlatmakta yarar var; 24 Ağustos 2016'da Mars ve Satürn kavuşumu bu deklinasyonda olmuştu ve ardından tetiklenmeleri ile birlikte ordumuz Suriye'ye girmiş, Rus uçağının düşürülmesi, Reina saldırısı gibi üzücü olaylar yaşamıştık.

Aldebaran ile kavuşumda olan Dolunay, kişisel haritalarda bazılarımıza iş ile ilgili başarı ve zenginlik vaadedebilir; aynı zamanda mutlu ve uyumlu ev hayatı ve barış sağlayabilir. Neptün etkisi ile eğer ki işe yalan, dolandırıcılık, aldatmacalar karışırsa, rezillik ve skandallara da neden olur. Bu şekilde elinizdeki refah ve mutluluk yok olur. Diğer yandan kendinizi de yalancılardan, sahteciliklerden ve dolandırıcılardan koruyun tabii ki. Bu zorlu etkilerden faydalanmak için dürüstlük ve ahlak şart. Aldebaran ve Ay kavuşumları adil davranıldığında bizlere profesyonel başarı ve mutluluk ödülü bahşedebilir. Antares ve Güneş ise başarı ve mutluluğa giden yolda bizleri hile yaparak kandırmaya, kestirme yola sapmaya ve tuzağa zorlayabilir. Sahtekarlık ise sonuçta başarısızlık, utanç ve yıkıma neden olur.

Bu Dolunay çok ama çok ciddi etkiler barındırmakta; özellikle dünya barışı ile ilgili. Merkür'ün sadece 8 saat önce başlayan retrosu ve Satürn kavuşumu dolunay sürecine ağır ve kasvetli bir hava verecek. Kötümserlik ve olumsuz düşünce, Neptün'ün hileli ve hain etkisi ile biraraya kesinlikle getirilmemeli. Ay ve Güneş karşıtlıkları genellikle ikilemler yaratır; ev mi kariyer mi, güvenmek mi, aldanmak mı gibi gibi. Hepimiz herşey olmak isteriz, hepsi bir anda olsun diye çabalarız. Şimdi ise yönetmek ama saygı da uyandırmak, etik davranmak ama kısa yoldan kazançlı çıkmaya çalışmak, ifade etmek, anlaşılmaya çalışmak ama susmak ve konuşamamak gibi etkiler var. Hani çocuğuna sadece rehber olduğunu iddia eden ama aslında çocuğunu bir piyon gibi yöneten ebeveyn modelleri gibi. Zıt kutuplar madalyonun iki yüzü aslında. Tüm gerçekleri ortaya çıkarıp dengede kullanabilmek önemli. Gerçekleri yüzeye çıkarırken kesinlikle başka gizemlere, gerçeklere rastlayabiliriz; bölücülüğe karşı duralım ve kutupları bir arada omuz omuza tutalım. Jüpiter için Sümerler, kölelerin Tanrısı demişler; Dolunay'da Jüpiter'in quinconx (150)lik bir açısı var, bu karmik ayarlamalar getiren bir görünümdür ama eyleminde kesinlikle gizemli davranır. Düşük bazı enerjiler bu süreçte yüksek enerjileri kırmaya çalışacak; sanki şövalyenin ejderha ile düellosu gibi hile karışmamalı. Pluto etkisi ile bir çoğumuz yüzleşmeler yaşayacak; hak, hukuk, adalet savaşlarına hazır olun. Zihin ve zeka ön planda tutulmalı.

Ülkemizin 12. evinde gerçekleşecek bu Dolunay için pek iç acıcı yorumlar yapmakta zorlanabilirim; zira Cumhurbaşkanımızın da Ay ve Mars kavuşumunun Antares ile aynı deklinasyonda oluğunu biliyorum.  Hızlı ve acele yorumların oldukça sorun çıkarması muhtemel ve Nato'dan ayrılma konusunun gündemi mesgul etmesi olası (Cupido / Hades / Persophene). Progres Jüpiter'imiz üzerinde olacak Dolunay TSK ile ilgili önemli kararlara ya da yeni yapılanmaya ya da bazı gizliliklerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Eğitim sistemi, gençlerle ilgili kararlar mecliste tartışmalara neden olabilir. Ekonomik olarak dolar artışları daha bir çok zamma neden olacak. Dolunay'ın natal MC'ye yaptığı kare, Amerika'da devam eden dava iktidar partisini daha fazla zorlayacak görünmekte. Retro Merkür ve Satürn kavuşumunun natal Ay'a yaptığı kare ile halkımız ve duygusal güvenlik ihtiyacımızın bu süreçte pek tatmini söz konusu olmayabilir; yabancı ortaklarımızla olan sorunlar ülke içi yaşama da özellikle ekonomik açıdan etki edecektir. Önemli yazarlar, şirket yöneticileri ve liderlerin kaderleri bu süreçte çizilebilir. Lachesis'in haritalardaki etkisi ile bazı ilişkiler bu süreçte kızağa alınabilir. Zira natal Venüs / Mars orta noktamızı tetikleyen transit Mars, sanki meydan okumaların yeni başladığını ifade ediyor bana. Özelleştirme ile ilgili bazı haberlerin de bu dönemde aydınlanan gizemlerle gündem yaratması olası ki özelleştirmelerin daha da yoğunlaşacağını söyleyebiliriz. Natal Vulcanus üzerinde gerçekleşecek Dolunay ile patlayan iletişim trafiği, bizleri sosyal medya ve haber kanallarından gözümüzü ayıramayacak hale getirebilir; umarım aldanmayız, aldatmayız..


Zerrin Zindancıoğlu
ASA, MAPAI; ISAR Cap