29 Kasım 2017 Çarşamba

Mevlid Kandili (29 Kasım 2017) - Astrolozi



Müslümanlık Alemi'nde önemli gecelerden birini yaşıyoruz bu akşam. Sizler için değişik kaynaklardan araştırma yaptık. Bu gecenin manasının Hz. Muhammed'in doğumu olarak bilmenin dışında, esas mesajının tüm insanlığa BİR'liği ve SEVGİ'yi anlatmak ve hatırlatmak olduğuna inanıyorum; zira peygamberimiz bu şekilde bir kişinin ilahlaştırılmasına tamamen karşıydı, kendisi de bir elçiydi. Onun doğumunun, aslında kendi içimizdeki gerçek Öz'ün farkına varmak ve bu biliş halinin önemini sembolize etmesidir. Amaç ruhun ve bedenin frekans ayarını değiştirebilmek ve evren ile senkronizesini sağlamaktır. Ve evrende yanlış olan hiç bir şey yoktur, yanlışı ancak insanoğlu yapar.. Bu biliş hali ile toplam 5 önemli gecenin ilkini yaşarız.. Diğerleri kutsal saydığımız 3 aylar içinde bulunmaktadır. Onlar'ın anlamı "Ermek ve Ol'mak"tır. Farkına varmak ise bana göre Mevlid gecesidir. Bu farkına varış kutlanır bu önemli ve ilk Kandil gecesinde..

İbadetler, özellikler mübarek gecelerde daha da artar, insanların çoğu daha enerjik olurlar, bu manevi bir güçtür. Bu enerjinin zerresi, idrakı olanı uçurabilir. İyiliklere, güzelliklere koşturur. O yüzden kandil geceleri önemli ve yoğun enerjilerle doludur. Bu zamanlar aslında muhasebe aylarıdır, kendimizi denetleme, değerlendirme bakımından çok önemlidir.

-Ben neyim

-Niçin bu Alem'e gönderildim
-Yaradılışımdaki esrar ne
-Günah ne, Sevap ne
vs. vs.

Bu gecenin ardından Regaib, sonra Miraç ve Berat geceleri gelir; en sonda ise Kadir Gecesi bulunur. Bu 5 gece farkındalik ve idrak adına önemli basamaklardır (Temmuz ayında Ramazan süresince bu konuyu incelemiştik.) Öz'ünde bu farkındalığa eren kişi, ruhunda temizliği gerçekleştirebilmek adına bir karar verir, artık bedenin nefsiyle mücadeleye hazırdır. Bu yıllık bir döngünün başlangıcıdır, doğum günüdür..

Şimdi sizlerle, yaptığım araştırmamı paylaşmak isterim. Yukarıda bahsettiğim benim şahsi fikirlerim. İnancınız her ne şeklde olursa olsun, yüksek enerjiler barındıran bir gece yaşayacağız bu gece, tüm iyi niyetlerimizi Dünya Ana'ımıza ve insanlığa hep beraber gönderelim ve bu önemli gecenin hayırlara vesile olmasını dileyelimm..

Zerrin Zindancıoğlu

ASA, MAPAI, ISAR Cap




Tarih: Milâdî 571, Nisan ayının yirmisi. 
Fil Vak’asından elli veya elli beş gece sonra. 
Kamerî aylardan Rebiülevvel ayının on ikinci gecesi. 
Mekke’de mütevazı bir ev. Günlerden Pazartesi. Vakit, vakitlerin sultanı seher vakti. 
Bu mütevazı evde ve bu eşsiz vakitte muazzam ve eşsiz bir hadise vuku buldu: Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed (a.s.m.), dünyaya gözlerini açtı! 
Bu göz açışla birlikte âlem, sanki birden elem ve mâtemini unutarak sürura garkoldu. Karanlıklar, ânında nurla yırtılıverdi. Kâinat, sevinç ve heyecan için­de adeta, “Doğdu ol saatte Sultan-ı Din Nura garkoldu semâvât-ü zemin” di­ye haykırdı.

Yeryüzünü mânevî bir karanlık kaplamıştı. 

Mevcudat, beşerin zulüm ve vahşetinden adeta mâteme bürünmüştü. Göz­yaşı döken gözler değil, ruh ve kalpler idi. Kalp ve ruhların keder, elem ve gözyaşına âlem de iştirak etmiş, sanki umumî yas ilan edilmişti! 

Yeryüzü saadetin, sevincin ve huzurun kaynağı olan “tev­hid” inancından mahrumdu. Küfür ve şirk fırtınası, ruh­ları ve kalpleri kasıp kavurmuştu. Gö­nüllerde tek mâbud yerine, birçok bâtıl ilâh yer almıştı! Hakikî sahibini arayan ruhların feryadı ortalığı çınlatıyordu. 

İnsanlar, birbirini yiyen canavarlar misâli vahşîleşmiş, küfür, şirk, cehalet ve zulüm bataklığında boğulmaya yüz tutmuşlardı. Zâlimin zulüm kamçısı al­tında mazlum inim inim inler hale gelmişti. 

Âlem mahzun, varlıklar mahzun, gönüller mahzun ve simalar mahzundu. 

Akıl, ruh ve kalpleri mânevî kıskacı altına alıp olanca kuv­vetiyle sıkan bu küfür ve şirke, bu dalâlet ve cehalete, bu hüzün ve sıkıntıya beşerin daha fazla katlanmasına Allah’ın sonsuz merhameti elbette müsaade edemezdi! Bütün bunlara son verecek bir zâtı, şefkat ve merhametinin bir eseri olarak elbette gönderecekti! 

İşte, o zât geliyordu! 

Dünyanın mânevî şeklini beraberinde getirdiği nurla değiştirecek eşsiz in­san, Allah’ın Son Peygamberi geliyordu! 

Cin ve inse ebedî saadetin yolunu gösterecek Hz. Muhammed (a.s.m.) geli­yordu! 

O An… 
Kâinat, hürmet ve haşyet içinde Efendisini beklemekte idi. Her varlık, ken­disine mahsus diliyle, hal ve hareketiyle bu emsâlsiz insana “hoş-âmedî”de bu­lunmak üzere sevinç içinde hazır durumda idi. 
İşte insanlığın akıl ve kalbinde düğümlenen "Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?" sorularını, düğümlerini çözüp kâinatın Sahibini ilân ve ispat edecek bir zatın teşrifi sadece insanların ruh ve kalbinde değil, diğer varlıklarda, hattâ cansız eşyada bile yansımasını bulacaktı.

Yahudi ileri gelenleri ve âlimleri kitaplarında daha önce rastladıkları işaret ve müjdelerin açığa çıktığını gördüler. Kimsenin haberi olmadan en önce onlar bu müjdeyi verdiler.

O gece Yahudi âlimleri semâya bakıp "Bu yıldızın doğduğu gece Ahmed doğmuştur" dediler.(1)

Bîr Yahudi İleri geleni Mekke'de Peygamberimizin doğduğu gece, içlerinde Hişam ve Velid bin Muğire, Utbe bin Rabia gibi Kureyş ileri gelenlerinin bulunduğu bir toplantıda, 
- "Bu gece sizlerden birinin çocuğu oldu mu?" diye sordu.
- "Bilmiyoruz" diye cevap verdiler.
Yahudi, "Vallahi sizin bu ihmalinizden iğreniyorum!
"Bakın, ey Kureyş topluluğu, size ne söylüyorum, iyi dinleyin. Bu gece, bu ümmetin en son peygamberi Ahmed doğdu. Eğer yanlışım varsa, Filistin'in kudsiyetini inkâr etmiş olayım. Evet, onun iki küreği arasında kırmızımtırak, üzerinde tüyler bulunan bir ben var" dedi.

Toplantıda bulunanlar Yahudinin sözünden hayrete düştüler ve dağıldılar. Her birisi evlerine döndüğünde bu durumu ev halkına anlattılar. "Bu gece Abdülmuttalib'in oğlu Abdullah'ın bir oğlu doğdu. Adını Muhammed koydular." haberini aldılar.

Ertesi gün Yahudiye vardılar:
"Bahsettiğin çocuğun bizim aramızda dünyaya geldiğini duydun mu?" dediler.
Yahudi "Onun doğumu benim size haber verdiğimden önce midir, sonra mıdır?" dedi.
Onlar, "Öncedir ve ismi Ahmed'dir" dediler. Yahudi, "Beni ona götürün" dedi. 
Yahudi ile beraber kalkıp Hz. Âmine'nin evine gittiler, içeri girdiler.
Pegamberimizi Yahudinin yanına çıkardılar. Yahudi Peygamberimizin sırtındaki beni görünce, üzerine baygınlık geldi, fenalaştı. O doğmuştu. 

Peygamber Efendimize hamileyken rüyasında, "Sen, insanların en hayırlısına ve bu ümmetin efendisine hamile oldun. Onu dünyaya getirdiğin zaman 'Her hasetçinin şerrinden koruması için bir ve tek olana sığınırım' de, sonra ona Ahmed yahut Muhammed ismini ver."

Yine kendisinden çıkan bir nurun aydınlığında bütün doğuyu ve batiyi, Şam ve Busra saray ve çarşılarını, hattâ Busra'daki develerin uzanan boyunlarını gördüğünü Abdülmüttalib'e anlatmıştı.(3)

Aynı gece Hz. Âmine'nin yanında bulunan Osman ibn Âs'ın annesinin gördükleri de şöyle:

"O gece evin içi nurla doldu, yıldızların sanki üzerimize dökülecekmiş gibi sarktıklarını gördük."

Evet bu ulvî anı dile getiren Mevlid'in yazarı Süleyman Çelebi bütün bu hakikatleri şu beytiyle şiirleştirmiştir:

"Hem Muhammed gelmesi oldu yakin, 
Çok alâmetler belürdi gelmedin"

Rabiülevvel ayının 12. Pazartesi gecesi, yapılan hesaplamalara göre, Miladi takvime göre 20 Nisan'a denk gelen gece idi. 

Dünyayı şereflendiren iki Cihan Serverinin üzerini o günün bir âdeti olarak bir çanakla kapattılar.

Araplara göre o zaman, gece doğan çocuğun üzerine bir çanak koymak ve gündüz olmadan ona bakmamak âdetti. Fakat bir de baktılar ki. Peygamber Efendimizin üzerine konulan çanak yarılarak ikiye ayrılmış, Efendimiz gözlerini gökyüzüne dikmiş, başparmağını emiyordu.(5)

Evet, bu işaret her türlü küfrün, zulmün, şirkin ve her türlü bâtıl inanç ve âdetlerin parçalanıp yok olması, imanın, nurun ve hidâyetin kâinatı aydınlatması için gönderilmiş bir Peygamber idi.

Aynı gece Kabe'de tapılmakta olan cansız putların çoğunun başaşağı devrildiği görüldü.

Aynı gece Kisra sarayının beşik gibi sallanıp on dört balkonunun parçalanıp yerlere düştüğü öğrenildi.

Sava'da mukaddes tanınan gölün suyunun çekilip gittiği görüldü.

Bin senedir yakılan ve söndürülmeyen mecusi ateşinin sönüverdiği müşahede edildi.

Bütün bunlar işaret ve alamettir ki, yeni dünyaya gelen zat ateşe tapmayı, puta tapmayı kaldırıp, Fars saltanatını parçalayarak Allah'ın izni olmadan kutsal tanınan şeylerin kutsallığını ortadan kaldıracaktır.(6)

İşte bu geceye Veladet-i Nebi gecesi diyor ve onun bütün kalbimizle, ruhumuzla her sene yeniden yâd edip kutluyoruz. Bütün kâinatla bu geceyi karşılayarak onun âleme teşrifine kıyam ediyoruz.
Getirdiği ebedi nura, açtığı saadet caddesine ve sünnet-i seniyyesine yeniden sımsıkı sarılmak ve Mevlid Kandilini vesile ederek ona yeniden biatimizi, bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir saadettir.

Müslümanlar bu geceyi, hem kendi açılarından, hem de çocukları açısından düşünürler. Kendi açılarından düşünürken ibâdetleri, çevredeki konu komşuya yardımları, çeşitli iyilikleri hatırlar, farklı bir yardım anlayışında olurlar. Çocukları açısından ise, çok dikkatli olurlar. Mâsum dimağlarda gecenin güzel bir hatıra olarak kalmasını temin edecek çarelere başvururlar. Nitekim o günde çocukların sevineceği şeyler alırlar, hoşlarına gidecek sohbetler tertip ederler, gecenin, zihinlerinde tatlı bir hâtıra olarak kalmasını temin ederler.

Bütün insanlığa "rahmet peygamberi" olarak gönderilen son elçinin, barış, huzur ve mutluluk dolu mesajlarının bugün çok daha önemli ve anlamlı hale gelmekte; huzursuzluğu, öfkeyi, acımasızlığı ve düşmanlığıyla bu dünyayı kirletenlere, insanlık için en güzel örneğin o muhteşem gölgesine sığınmaktan başka bir yolu olmadığını işte bu kandil gecesinde bir kez daha hatırlatmış olacağız. Bu gecede çeşitli mucizelerin gerçekleştiği ifade edilse de asıl önemli olanın Hazreti Muhammed'in dünyaya gelişinin canlılığını korumak ve onun dünya görüşünün önemine vakıf olmaktır. O'nun dogdugu gece, insanligin kurtulusu için çok hayirli ve mübarek bir baslangiçtir.O gecenin sabahi gerçekten de feyizli bir sabahti. Insanlik için yepyeni bir gün dogmus, aydinlik bir devir açilmisti.

" Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarici olarak gönderdik; fakat insanlarin çogu bilmezler." (Sebe, 28)

Insanligin her zaman ve mekânda Hz. Peygamber'in teblig ettigi ilâhî mesaja ve bu mesajin hayata geçirilmis sekli olan onun sünnetine ihtiyaci vardir. 


"Andolsun, Allah'in rasûlünde sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavusmayi umanlar için ve Allah'i çok ananlar için güzel bir örnek vardir." (Ahzâb, 21)

Hepimiz bu dünyada faniyiz; ölüm şerbetini herkes içecek, kabir kapısından herkes geçecek.
Biz bu kainatı şu harika şekil ve nizamda halkeden yüce Allah'ın varlığını, birliğini biliyor, tam bir iman ve itminan ile inanıyoruz; yerleri, gökleri, yıldızları, atomları, maddeyi, mânâyı, dünyayı, ukbayı, hayatı, mematı, ağaçları, çiçekleri, kuşları, böcekleri, her türlü güzellikleri yaratan, bize sayısız nimetleri veren O...
İnsanoğlu'nun ilk ve her şeyden önce ve en mühim görevi O'nu bulmak; O'nu tanımak, bilmek, saymak, sevmek...; O'na itaat edip, nimetlerine, ihsan ve ikramlarına daima hamd ve şükürler eylemek...
Allah her suçu, günahı, hatayı, kabahati, kusuru afveder, bilmemeyi, tanımamayı veya yalan-yanlış, eğri-büğrü, eksik-yamuk tanımayı asla bağışlamaz. Haça, puta, toteme, heykele, aya, güneşe, yıldıza, dağa, ağaca, ineğe, öküze... herhangi bir aciz, naciz, fani zavallı yaratığa tapanlar bu yanlış inançlarının cezalarını ebediyen çekecek, daima azapta, ikapta mahv olacaklar...

O âlemlerin Rabbinden, “Alemlere rahmet olarak gönderildi.” Asırlara sığmayacak güzellikleri birkaç sene içerisinde gerçekleştirdi. Evlâtlarını diri diri toprağa gömen babalar O’na ve getirdiği prensiplere iman ettikten sonra dünyaya insanlık, adalet ve medeniyet rehberi olacak hale geldiler. İnsanlar O’nun tek emriyle, kökü yüzlerce yıl derinde olan alışkanlıklarını bıraktı.
Böylece cehâlet asrı bir saâdet asrı olup, çıktı. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed[sav] kendisinden önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. O’nun diğer peygamberlerden en farklı yönlerinden birisi budur. 
Kalplerinde iman olan kişiler, kendilerini yoktan var edenin, sayısız nimetleri hizmetlerine verenin, onları her an gözetip kollayan ve koruyanın Allah olduğunu bilirler. Allah'ın dışında yaratılmış olan tüm varlıkların ancak O'nun izniyle hayat bulduklarına ve yine O'nun dilemesiyle bir gün mutlaka yok olacaklarına, baki kalacak olanın Allah olduğuna iman ederler. Bu gerçeği kavradıkları için tüm sevgilerini kendilerini yaratan ve tek sahipleri olan Allah'a yöneltirler.
Tasavvuf yoluna tabi olanlar "...Biz sizi şerle de hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz bize döndürüleceksiniz" (Enbiya Suresi, 35) ayetinde ki sırrı kavramışlardır. Lehlerine veya aleyhlerine gibi gözüken her olayın, aslında Allah'a olan imanlarının sınanması için özel olarak yaratılmış olduğunu unutmazlar. Karşılaştıkları olaylar her ne olursa olsun, Allah'a olan teslimiyetlerinde ve tevekküllerinde bir eksilme görülmez. Başlarına gelen ve olumsuzmuş gibi görünen pek çok olayın aslında ahiretleri için son derece hayırlı sonuçlar oluşturabileceğini bilirler. Her insan üstün bir ahlakı hedeflemekle ve buna gayret etmekle sorumludur.

Kaynaklar:
(1)İbn-i Sa'd, Tabakat, 1:60.
(2)A.g.e, 1:162-163.
(3)Taberî Tarihi, 2:125; İbn-i Sa'd, Tabakat, 1:102.
(4)A.g.e., 1:102.
(5)İbn-i Sa'd, Tabakat, 1:102.
(6)Bediüzzaman, Mektûbat,s:161,162.

26 Kasım 2017 Pazar

İkizler Dolunayı (3 Aralık 2017) - Astrolozi


3 Aralık 2017 saat 18:47'de, İkizler burcunun 11. derecesinde bir Dolunay gerçekleşecek; Ateş ve Su elementinin yoğun olduğu anın haritasının Güneş günü Mars saati vuku bulması da oldukça ilginç tabii..  İstanbul'a göre çıkartılan haritada 0 derece yengeç yükselmesi daha da ilginç; öncü, hızlı, korumacı ve çook duygusal.. Sanki bir nevi ateşli, hareketli, aksiyonu bol günlere geri dönmek gibi.. Evet Ay 11 derece İkizler burcunda; ancak Antiscia derecesi 18 derece yengeç ve Pluto ile karşıtlık yapmakta; ayrıca İkizler yöneticisi Merkür, Dolunay'dan sadece 8 saat evvel geri hareketine başlamış, hızı oldukça düşük ve deklinasyon açısından oldukça problematik bir konumda ve tabii malefiklerin en güçlüsü Satürn ile de kavuşumda. Ay Duraklarından Dübran'da oluşacak Dolunay için kadimler pek olumlu yorumlar yapmamışlar ve fazla konuşmamak, sırları korumak, toprak ve mülk işlerini çözümlemek için tavsiyeler vermişler. Bu süreçte özellikle ticaret alanında karşınızdakilere fazla güvenmemek gerekirmiş. Sepharial'ın kayıtlarında ise İkizler 2. dekan için orduların ani hareketleri, özel ve kamusal mallara el konulması olarak yorumlar yapılmış ki zaten İkizler burcu insanla eşleştirilen bir burç olduğu için insan hareketleri üzerinde etkili olacağı savunulmuş. İkizler ile anılan şehirler Londra, Melbourne ve San Francisco için bu süreçte önemli gelişmeler olabilir diyebiliriz.

Dolunay haritasına ilk bakışta en dikkat çeken 11 derecelerin birbirleri ile etkileşimi; özellikle Ay ve Güneş karşıtlığının Neptün ile yaptıkları T-kare formu ve tam kavuşum dediğimiz hali oldukça problemli. Yalanlar, aldatmalar, kayıplar, hayal kırıklıkları, hırsızlıklar, dolandırıcılıklar, deniz ve su ile ilgili problemler, dedikodular, skandallar ve hastalıklar, salgınlar, ayrıca tabii bol yağışlı havalar anlamına gelen bir görünüm. Jüpiter ve Neptün arasındaki haritanın tek olumlu açısı ise Dolunay'dan sadece 13 saat önce netleşmiş halde olacak; inançlar ve iyimserlik açısından olumlu etkiler verebilir az da olsa.  Merkür'ün yeni başlamış retrosu ile bazı fesatlıklara, haylazlıklara işaret etmekte. Bu aldatıcı dolunayın etkilerini azaltmak için manevi duyguları yüksek tutmak ve olaylara olumlu ve geniş bakış açısı ile bakmak lazım. Ancak ağır gezegenlerin unutmamak gerek ki etkileri dönemsel ve global hissedilir, bu kaçınılmazdır. Evet Jüpiter ve Neptün olumlu açılar içindeler belki ama, Dolunay derecesine göre zorlayıcı açılara sahipler; zorlu meydan okumalara yol açabilirler. Açılar arasındaki bu tekrarlanan 11 dereceler, görünümlerin de ne kadar güçlü olacağına işaret ediyor.

Neptün karesi ile gerçekleri sorgulamak için farklı ve tuhaf dürtüler, deneyimler yaşayabiliriz. Olasılıkları ve gelişmeleri doğru algılayamamamızdan doğacak durumlar bizleri zora sokabilir. İlk izlenimler üzerinde sakın kesin ve önemli kararlar vermeyin. Kendimizi aldatabilir ya da bizler aldanabiliriz. Sahtekarlıklar açısından oldukça sisli, puslu etkiler altında olacağız. Aşırı duygusallık, duyarlılık daha fazla incinmemize neden olabilir. Çok fazla rüyaların peşinden koşmamalı, hayalperest davranmamalı, zannettiklerinize ispatlanmadan inanmamalısınız. Diğerleri ile kolay empati kurup, herkesi herşeyi sezdiğinizi zannedebilirsiniz. Bu diğerlerine ve kendimize de kolayca acı çektirmemize eğilim verebilir; vicdan olaylarına girmemek en doğrusu, vicdan ile de kandırabilirsiniz tabii. Acı çekiyorsanız ya da yardıma ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız, mutlaka güvendiğiniz kişilere bunu ifade edin. Kafa karışıklıkları, yanılma, aldanma, hayal kırıklıkları bir arada fiziksel canlılık yani sağlık ve egonun üzerinden duygusal problemlere de yol açabilir. Sorularınıza cevap bulmakta zorlanabilirsiniz ve tabii yanlış teşhisler de konulabilir; depresyon, enfeksiyon ve psikolojik sorunlar ile sağlık açısından önemli problemlere neden olabilir. Paranoya ya da depresif duygularınız ile başınız dertte ise, ilaç, madde veya alkol kullanımlarında da çok dikkatli olunmalı. İftiralar, kayıplar, skandallar tüm ilişkiler de Neptün etkisi ile yanıltıcı bir hal alabilir. İş ilişkilerinde, toplantılarda ve tüm görüşmelerde özenli ve dikkatli davranmaya özen gösterilmeli. Kişisel ilişkiler için sahtekarlık ve aldanmalardan zarar görebilirsiniz. Sır tutmak zorlaşabilir ya da tam tersi gerçeği ortaya çıkarmak için güç sarfetmeniz gerekebilir.

Ay ve Güneş karşıtlıkları astrolojide en güçlü açılardan kabul edilir; Orta Noktalarının Mars ile tetiklenmesi ve Neptün etkisi ile bazı depremlerden de bahsedilmeli tabii. Özellikle Dolunay sırasında Güneş, Ay ve Dünya arasındaki dizilim bu riski arttırmakta. Tüm bunların yanı sıra her zamanki gibi sabit yıldız listesi vermekten çok gökyüzünün en önemli 2 yıldızından bahsedeceğim biraz. Ay ile kavuşumda olan Aldebaran ve Güneş ile kavuşumda olan Antares ki bunlar sıradan yıldızlar değil. Her ikisi de çok parlak ve gece gökyüzünde izlenebiliyorlar. Mitolojilerde, dinlerde, tüm kültürlerde önemli olan Kraliyet Yıldızlarından ve Dört Melek'ten ikisi ile ifade edilmekte.. Kraliyet Yıldızlar, Regulus, Antares, Fomalhaut ve Aldebaran.. Bu 4 yıldız cennetin koruyucularıdır. Gökyüzünde bir Haç oluştururlar ve elementlerin dengesini ifade ederler. Kısa bir not daha eklemekte yarar var, Ay ve Güneş orta noktasını tetikleyen Mars'ın Antiscia derecesi de 3 derece Balık ile Fomalhaut kavuşumunda; ancak bu diğerlerine göre daha zayıf bir etki olduğundan bu yıldızdan bahsetmeyeceğim.

10 derece İkizler ile aynı deklinasyona sahip Aldebaran;
 Boğa Takım yıldızından Boğa'nın Gözü, Baş Melek Mikail ile ilişkili, Doğu'nun Gözcüsü, Mahşerin 4 Atlısından Beyaz At, ruh ile eşleştirilir.

10 derece Yay ile aynı deklinasyona sahip Antares;
Akrep Takım yıldızından Akrep'in kalbi, Baş Melek Uriel ile ilişkili, Batı'nın Gözcüsü, Mahşerin 4 Atlısından Kara At, beden ile eşleştirilir. 

Antares ve Aldebaran'ın astrolojik etkileri yaşamda aşırı düşüş ve çıkış ya da tersi olarak yorumlanır. Onları yönetmek çok zordur. Ancak düşüşten sonra da işleri bitmez. Dr. Eric Morse'a göre bu önemli karşıtlık (Aldebaran ve Antares) eğer gezegenlerle birlikte ise ki Dolunay haritasında bu etki var, ya bir savaşın başlangıç tarihini ya da liderlerin çatışmasını, barışın bir tarafın ezici yenilgisinden önce oluşmayacağını ve büyük ölçüde dünyada yükselecek savaş etkisini anlatmakta. Bu eksen 2. Dünya Savaşından önce ve süresince aktifmiş; 2 agresif liderlerin atlarının üzerine çıkıp harekete geçmelerini ifade edermiş. Vivian Robson'a göre 
Ay ve Aldebaran kavuşumları;
"iş, şeref, kazançlar için fayda ancak felaket riski, ev içi, toplumsal, dini, milli konularda bazen olumlu ancak şiddetli ölüm etkisi"
Güneş ve Antares kavuşumları;
"rezalet, yıkım, askeri tercihler, ihanet, taahhüt edilen ya da olası şiddet, ateş, hastalık, sağ göz yaralanmaları, şiddetli ölümler, dini temalar, samimiyetsizlik, şeref ve zenginlik" olarak yorumlanmış.
Kısaca Antares'i şöyle hatırlatmakta yarar var; 24 Ağustos 2016'da Mars ve Satürn kavuşumu bu deklinasyonda olmuştu ve ardından tetiklenmeleri ile birlikte ordumuz Suriye'ye girmiş, Rus uçağının düşürülmesi, Reina saldırısı gibi üzücü olaylar yaşamıştık.

Aldebaran ile kavuşumda olan Dolunay, kişisel haritalarda bazılarımıza iş ile ilgili başarı ve zenginlik vaadedebilir; aynı zamanda mutlu ve uyumlu ev hayatı ve barış sağlayabilir. Neptün etkisi ile eğer ki işe yalan, dolandırıcılık, aldatmacalar karışırsa, rezillik ve skandallara da neden olur. Bu şekilde elinizdeki refah ve mutluluk yok olur. Diğer yandan kendinizi de yalancılardan, sahteciliklerden ve dolandırıcılardan koruyun tabii ki. Bu zorlu etkilerden faydalanmak için dürüstlük ve ahlak şart. Aldebaran ve Ay kavuşumları adil davranıldığında bizlere profesyonel başarı ve mutluluk ödülü bahşedebilir. Antares ve Güneş ise başarı ve mutluluğa giden yolda bizleri hile yaparak kandırmaya, kestirme yola sapmaya ve tuzağa zorlayabilir. Sahtekarlık ise sonuçta başarısızlık, utanç ve yıkıma neden olur.

Bu Dolunay çok ama çok ciddi etkiler barındırmakta; özellikle dünya barışı ile ilgili. Merkür'ün sadece 8 saat önce başlayan retrosu ve Satürn kavuşumu dolunay sürecine ağır ve kasvetli bir hava verecek. Kötümserlik ve olumsuz düşünce, Neptün'ün hileli ve hain etkisi ile biraraya kesinlikle getirilmemeli. Ay ve Güneş karşıtlıkları genellikle ikilemler yaratır; ev mi kariyer mi, güvenmek mi, aldanmak mı gibi gibi. Hepimiz herşey olmak isteriz, hepsi bir anda olsun diye çabalarız. Şimdi ise yönetmek ama saygı da uyandırmak, etik davranmak ama kısa yoldan kazançlı çıkmaya çalışmak, ifade etmek, anlaşılmaya çalışmak ama susmak ve konuşamamak gibi etkiler var. Hani çocuğuna sadece rehber olduğunu iddia eden ama aslında çocuğunu bir piyon gibi yöneten ebeveyn modelleri gibi. Zıt kutuplar madalyonun iki yüzü aslında. Tüm gerçekleri ortaya çıkarıp dengede kullanabilmek önemli. Gerçekleri yüzeye çıkarırken kesinlikle başka gizemlere, gerçeklere rastlayabiliriz; bölücülüğe karşı duralım ve kutupları bir arada omuz omuza tutalım. Jüpiter için Sümerler, kölelerin Tanrısı demişler; Dolunay'da Jüpiter'in quinconx (150)lik bir açısı var, bu karmik ayarlamalar getiren bir görünümdür ama eyleminde kesinlikle gizemli davranır. Düşük bazı enerjiler bu süreçte yüksek enerjileri kırmaya çalışacak; sanki şövalyenin ejderha ile düellosu gibi hile karışmamalı. Pluto etkisi ile bir çoğumuz yüzleşmeler yaşayacak; hak, hukuk, adalet savaşlarına hazır olun. Zihin ve zeka ön planda tutulmalı.

Ülkemizin 12. evinde gerçekleşecek bu Dolunay için pek iç acıcı yorumlar yapmakta zorlanabilirim; zira Cumhurbaşkanımızın da Ay ve Mars kavuşumunun Antares ile aynı deklinasyonda oluğunu biliyorum.  Hızlı ve acele yorumların oldukça sorun çıkarması muhtemel ve Nato'dan ayrılma konusunun gündemi mesgul etmesi olası (Cupido / Hades / Persophene). Progres Jüpiter'imiz üzerinde olacak Dolunay TSK ile ilgili önemli kararlara ya da yeni yapılanmaya ya da bazı gizliliklerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Eğitim sistemi, gençlerle ilgili kararlar mecliste tartışmalara neden olabilir. Ekonomik olarak dolar artışları daha bir çok zamma neden olacak. Dolunay'ın natal MC'ye yaptığı kare, Amerika'da devam eden dava iktidar partisini daha fazla zorlayacak görünmekte. Retro Merkür ve Satürn kavuşumunun natal Ay'a yaptığı kare ile halkımız ve duygusal güvenlik ihtiyacımızın bu süreçte pek tatmini söz konusu olmayabilir; yabancı ortaklarımızla olan sorunlar ülke içi yaşama da özellikle ekonomik açıdan etki edecektir. Önemli yazarlar, şirket yöneticileri ve liderlerin kaderleri bu süreçte çizilebilir. Lachesis'in haritalardaki etkisi ile bazı ilişkiler bu süreçte kızağa alınabilir. Zira natal Venüs / Mars orta noktamızı tetikleyen transit Mars, sanki meydan okumaların yeni başladığını ifade ediyor bana. Özelleştirme ile ilgili bazı haberlerin de bu dönemde aydınlanan gizemlerle gündem yaratması olası ki özelleştirmelerin daha da yoğunlaşacağını söyleyebiliriz. Natal Vulcanus üzerinde gerçekleşecek Dolunay ile patlayan iletişim trafiği, bizleri sosyal medya ve haber kanallarından gözümüzü ayıramayacak hale getirebilir; umarım aldanmayız, aldatmayız..


Zerrin Zindancıoğlu
ASA, MAPAI; ISAR Cap







21 Kasım 2017 Salı

Neptün Retrosu Sonlanıyor (22 Kasım 2017) - Astrolozi


Neptün, "düşlerimizi ne kadar hayata geçirebileceğiz" veya "kendimizi ne kadar kandırıyoruz" sorularını cevaplayabilir. Büyük hayalleriniz varsa ama bir türlü gerçekleşmiyorsa, haritalarımızda Neptün'ün enerjisi bir yerlerde kendini saklıyor demektir. Gezegen ruhani konulara olan ilgimizi, dini nasıl sorguladığımızı, duygusallığımızı nasıl ifade edebileceğimizi ve sanatsal yeteneklerimizin, yaratıcılığımızın boyutunu incelemek adına mutlaka iyi incelenmeli.  Çok büyük hayallerimiz olduğu halde bir türlü uygulamaya geçirilemeyen projelerin sahipleri, zorlu Neptün açılarına sahip olabilir ve kendilerini aldatabilirler. Ruhsal yönü kuvvetli kişilerin ve sanatçıların haritalarında Neptün oldukça kuvvetli bir yerleşimdedir. 168 yıl süren Zodyak yolculuğunda, her burçta ortalama 14 yıl kalır ve bu konularda çözülmelere, dağılmalara neden olabilir.  Etkileri maalesef kolay farkedilmez, belirgin değildir ancak su gezegeni olduğundan, çözücüdür. 

Neptün, sezginin, hayal gücünün ve ruhsal gücün gezegenidir. Balık burcunda bu yıl 16 Haziran'da geri gitmeye başladı. Geri giden gezegenler fonksiyonlarını dışarıda iyi ifade edemez; bir anlamda engellenmeye maruz kalmış gibidirler. Bu dönemde başlanacak şeylerin rahat akmasına izin vermeyebilir, sonuç alınmasını uzatarak zorlaştırabilirler. Bu geri gitme sürecinde empati, sezgi, kabullenme, bütünün farkındalığı gibi duygular içe yöneldi. Yani, kendimizi anlamaya çalışmamız ve kendi iç bütünlüğümüzü hissetmemiz gerektir. Geri gitme dönemleri, kendi içimizde ne yaşadığımızı, ne kadar ilerlediğimizi, gezegenin ileri gittiği zamanlarda dışarıya gösterdiğimiz hazırlık evreleri gibidir. Bu zamanların sonucunda dışarıya çıkanlar bir takım olaylarla test edilebilir. Neptün bu zaman aralığında hepimizi içe dönük sorunlarımızı halletmeye yöneltti, ancak tabii bu biraz imkansız oldu; daha çok hayal dünyasında yaşayıp, gerçeklerden soyutlandık, yani kendimizi aldattık. Neyse ki, 22 Kasım itibarı ile bu geri hareket sona eriyor.

Geri giden Neptün'ün tabii ki açıları oldukça önem kazandı; hele ki zorlayıcı açılarda, içimize doğru ilerlemek, meseleleri çözmeye pek yaramadı. Aksine daha derin bir hayal dünyasına daldık, hatta kendimizi soyutlayarak, belki de aldattık. Fedakar yanımız, başkaları için işe yarayınca kendini mutlu hissetti. Ancak olumlu açılarda ise bu sehayat bu içsel yolculuk muhteşem kişisel kavrama gücümüzü ortaya çıkarttı. Geri hareketinde kafa dağınıklığı, konsantrasyon problemleri, ulaşılmaz hayallere ve fantazilere, kendimizi aldatmamıza ve çevremizdekilerin bizleri aldatabileceği kadar saflık sergilememize neden olmuş olabilir. O içimizdeki, sanatçıdır, içimizdeki yumuşaklık, merhamet, maddi olmayan, tanrısal doğa ile ilişki kurulan yerdir. Retro Neptün, gerçekleri göremememizi, aldatılabilmemize neden olur; aslında bu olgunluk için gereklidir. Büyümemiz için bunların şart olduğunu gözümüze sokarcasına gösterir hem de. Gerçeklerden kaçmak gezegen retro durumdayken en çok başvurduğumuz yoldur.. Aslında bildiğimiz ama halledebileceğimize yeterli güveni duymadığımız konulardan kaçmak adına, kendimizi mutlu edecek sahte haz noktaları bulmak için çalışırız. Neptün gözümüzün önüne o flu tül perdeyi çeker; alkol, uyuşturucu, antidepresan, sakinleştiriciler, belki kumar tuzakları oluşturabilir. Neptün'ün haritalarımızdaki sert dokunuşları çözülmemize, dağılmamıza, korkak, tembel, mücadeleden uzak davranışlar sergilememize neden olabilir. Neptün'ün geri istikamete giden yolculuğunda, daha önce geldiğimiz yöne, uzun yıllar gitmiş olan "ben" ile karşılaşırız. Kendimizi başkalarının gördüğü noktadan görme, hatta dinleme fırsatı yakalayabilir; bilinç üstü ile bilinaçtı savaşına şahit olabiliriz. Belki önemli eksikliklerimizi, hatalarımızı, gerçeklerden uzak ideallerimizi tesbit edebilme fırsatı bulabiliriz.

14 derece Balık burcunda başlayan retro seyahat, 11 derece Balık'ta sona eriyor. 16 Haziran'dan beri gezegen zor açılar aldığında ise, özellikle zorlu hava şartları nedeniyle sel felaketlerine, toprak kaymalarına, deniz kazalarına ve ölümlerin oluşmasına, kafa karışıklıklarına, hatalı kararlara, sahte alkol haberlerine neden oldu. Gördüğümüz, şahit olduğumuz konularda gerçekleri görmekte zorlandık.. Şartlara, ilahi olana kendimizi teslim edemedik. Belki kendimizden bile şüphe ettik; hatta belki dini konulara yaklaşımımızı sınadık. Gerçekçi olmakta çok zorlandık, belki fantazi dünyamızda daha çok bulunduk. Aldatıldık, gerçekleri yok farzettik, belki uğraşmaktan çok oluruna bıraktık.. Kendimizi mutlu hissetmek adına belki ilaçlara, belki alkole ve en önemlisi sadece bizi mutlu edeni görmeye çalıştık. Mücadele etmeden kolayca kaçmaya, şartları kabul etmeye daha meyilli olduk. Bilinçaltımızdaki endişeler, korkular kendimize olan güvenimizi aldı götürdü.

Evet, sonunda 22 Kasım'da Neptün'ün düz harekete başlıyor; kısacası bu iyi bir şey. İdeallerimize kavuşma isteğimiz harekete geçecek, canlanacak ve iç dünyamız ile dışımızdaki dünya gerçekleri birbiri ile örtüşecek. Gözümüzün önündeki ı sis perdesi yavaş yavaş aralanacak. Haritalarımızda Balık burcunun bulunduğu evlere göre, temel prensipleri öğrenmeye devam edeceğiz; aslında beklentisiz bir yaşamın yani teslimiyetin insanı daha mutlu edeceğini keşfedeceğiz. Bu dönemde aşk, güzellikler, barış, huzur, müzik, sanat, mutluluk ve keyif veren herşey daha fazla hayatımızda olacak. İçimizdeki ilahi güç bize rehber olacağından yabancı yardımcı maddelere, düşlere ihtiyaç duymayacağız. Estetik değerlerimize, ikili ilişkilerimizde uyum ve denge sağlanabilir, en azından bu konularla ilgili bizler daha korkusuz, endişesiz ve özgüvenli olabiliriz. Daha fedakar, merhametli, şefkatli, naif, yaratıcı, kabullenici, romantik, sezgisel ve sonsuzluk arayışımızda uyumlu davranabileceğimiz bir süreç başlıyor. Yardımlaşma artacak ve etrafımızda ihtiyacı olanlara daha kolay destek olabileceğiz. Hem kendi içimizde hem de çevremizdekilerle bütünleşmek adına güzel ve olması gerektiği gibi bir dönem başlıyor.


Zerrin Zindancıoğlu
ASA; MAPAI, ISAR Cap


12 Kasım 2017 Pazar

Akrep Yeniayı (18 Kasım 2017) - Astrolozi


18 Kasım saat 14:41'de Akrep burcunun 26. derecesinde bir Yeniay doğacak; Ay Duraklarından İklil'de olacak bu fenomen için eski kayıtlarda talihsizlikler öngörülmüş. Ölüm ve felaketlere sebep olabilecek bu dereceler lanetli ve satanik dereceler olarak kabul görmüş. Özellikle bu derecelere denk gelen Ay ve Güneş için geçmişte yapılan hatalar yüzünden acı çekilmesi söz konusu olur denmiş. Bu Yeniayın diğer bir özelliği ise, 14 Kasım 2003 tarihinde keşfedilmiş bir gezegen olan Sedna ile tam bir karşıtlık yapması. Pluto'nun 3/4'ü büyüklüğünde olan Sedna için halen gezegen mi değil mi tartışması tabii ki sürmekte. Eskimo mitolojisindeki "Okyanus Tanrıçası"ndan adını alan Sedna 11.400 yıllık orbital bir yörüngeye sahip. MÖ ortalama 9400 yıllarında dünyaya en yakın geçtiği yıllarda, 50 yıl süren anormal sıcaklık artışları nedeniyle buzulların erimesi sonucundaki sel felaketleri ile ilişkilendirilmekte. Önümüzdeki 2076 yılında tekrar yörüngesinde Dünya'ya en yakın mesafesine erişecek. Yani 11.400 yıllık yörüngesini tamamlayacak ki astronomlar (NASA) sonraki bu yakınlaşma için, muhtemelen dünyanın yine bambaşka bir yer olabileceği yorumlarını yapmışlar. Sedna'yı dolayısı ile iklim değişimleri, deniz seviyeleri olarak da yorumlayabiliriz. 18 Kasım Yeniayı iklim değişimleri konusunda bu yılın en önemli ayı olabilir. Satürn  ve Uranüs üçgen açısı sayesinde umarım bu konudaki farkındalığı arttırmak için önemli gelişmeler ve önlemler kaydedebiliriz. Daha verimli olabilmek adına enerji tasarrufu ile ilgili pratiklik ve yaratıcı yenilikler gündeme gelebilir. Bir ihtimal ülkemiz için de yaz saatine geri dönüş adımını konusunda umutlanmadan geçemiyorum, bu etkiler altında. Zira Satürn benim için her zaman Zamanın Lordu ve bu kez olumlu olarak da başrollerden birinde. Bazı kayıtlarda Sedna'nın Eris olarak adlandırıldığı ve İşid  bağdaştırıldığını okumuştum; koyu inançları temsil etmesi İşid'in kurulduğu 1999 yılında Satürn ile Sedna kavuşumu ve Uranüs ile karşıtlığı radikal tutumları anlatmakta olabilirmiş. Eğer bu doğru ise Akrep Yeniayı etkisi ile (İsis / Amor / Medea / Persophene) etkisi ile İşid'in dağılması, önemini kaybetmesi ya da önemli liderlerinden birinin ölümü, bazı bölgelerde önemli güç kaybetmesi gündeme gelebilir.


İstanbul için çıkarılan haritadaki bazı Sabit Yıldızlar;
Asc / Achernar: Kamu işlerinde ani başarı, dini fayda, duygusal takıntılar, karşı cinse kendini kurban etme arzusu, mazoşist duygular Merkür varsa, matematik ve muhasebe yeteneği, spritüel tecrübeler, uzun yolculuklar, felsefi zihin, felsefeci ya da hukukçu, avukat, üstbilince açıklık, yangın sel gibi doğal afetler, kişisel açıdan pek çok risk alan ve bu yüzden bir zorluktan diğerine geçmeye meyilli olan kişi, yaşamda iniş ve çıkışlar, ani ve trajik sonlanmalar
Asc yön. Jüpiter / Nusakan:  Mutluluğun yarım kalması
Yeniay / Marsık: Mücadele ve rekabet yeteneği, risk almaya meyilli karakter, vatan hainliği, aldatma, şiddete eğilim
Yeniay yön. Mars / Merga: yanlış anlaşılmalar, en yakının düşmanı haline gelmesi, ebeveyn ile çocuklar arasındaki anlaşmazlıklar, bireysel sporlar, yanlışlıkla suçlanmak, büyük sorumluluklar, keskin zeka, hilekarlıklar ve sadakatsızlıklar, yanlış anlaşılmalar, ebeveyn ile çocukların arasında anlaşmazlıklar, yaşadığı yere kendini ait hissetmeme, anne ile soğuk ilişkiler, acı çekmiş topluluklar ya da kökler, köpeklerle problemler
MC / Ras Alhague: Yaralanma ve kişinin bu yarasını sağaltma yolunda başkalarını iyileştirme. Zarar görülmiş şeyin düzeltilmesi ana motivasyon olmalı, ruhsal hasarlar. Aşırılıklar, alkol, sigara ile ilgili. İnsancıllık geniş düşünme ve haya gücü bahşeder. Bazen cinsel konulardaki saplantı ve çarpıklıkları, cinsel sorunları ve bunların ruhsal dışa vurumunu, cinsel yaşamın toplum ilişkilerine sorun olmasını ifade eder. Zehirlenmeler, gıda, ilaç ya da zehirli böceklerden. Epidemic enfeksiyonlar. Bir arkadaş yüzünden hataya düşmek ya da kaza geçirmek, pusuya düşürülmek, önceden hesaplanmış suçlara işaret edebilir. Bunun yanında önemli bir şifa enerjisi barındırır; tıp insanları ve şifacıları temsil eder.

Yukarıdaki bilgilerin yanısıra Akrep 3. dekanında Agena da konumlanmış ki gökyüzündeki en parlak 10. yıldızdır. Statü, dostluk, incelik ve ahlak ifade eder Robson'a göre. Birlikte olduğu gezegene başarı verir ve bilginin, ortaya çıkarılan gerçeklerin bazen can acıtabileceğini de anlatır. Manilius ise Unukalhai ile yakınlığından bu yıldızın kehanet yeteneğini anlatır (Yılan Tk Yıldızı) ve doğaüstü iyileştirici etkilerinden bahseder. Agena'nın şifa enerjisi olmasa Akrep 3. dekan için başkaldırıcı özelliklerden bahsedilmeli tabii ayrıca. Bazı travmatik olayları, suçluların araştırılmasını, önemli suç teşkil eden davaları örn. Zarrab gibi ifade edebilir. Kadınlarla ilgili suçları öne çıkarabilir; sanat alanında ise önemli başarılar verir. Çoğunlukla baştan çıkarıcı havanın erotik biçimde kullanılmasını anlatabilir. Diğerlerinin reddettiği, bizlerin de bastırdığı duyguların tutku oluşturmasına neden olabilir. Birçok alandaki bozulma, insanlığın dejenerasyonu bu etkiler altında bizleri rahatsız olarak etkileyecek diyebiliriz.

Ay Akrep burcunda rahatsızdır, huzursuzdur ve agresiftir. Chiron'un da bölgesidir bu dereceler. Çocukluk yaralarımızı hatırlamamıza neden olur. Enerjimizi düşüren herşeyi süpürüp yakmak, çöpe atmak isteyebiliriz; zira Akrep çöpleri de temsil eder. Alışılmadık isyankar haller olası. Olumsuz davranışların artık pek prim yapmadığını farkedip, kendimizin de bu negatif tutumlarından rahatsızlık ve utanç duyabiliriz. Dikkat çekici, göz önünde olan kişilerin ki belki de örnek aldımız kişiler olabilir bunlar, olumsuz tutumlarının ifşası söz konusu olabilir.  Ebeveynlikle ilgili sorunlar vurgulanabilir; çocuklarımızın özel olduklarını idrak edince, onlara karşı ne kadar yanlış davrandığımızı, belki hatalı tutumlarımızı farkedeceğiz. Eskiden Uranüs denince, çocuğunu yanlız büyüten geleneksel aile modelinden uzak aile bağlarını reddeden anneler aklımıza gelirdi. Şimdi ise geleneksel aile yapılarının teşviki daha çok prim yapacak. Mars ve Pluto ilişkisi oldukça gerginlik yaratıcı; şiddete neden olabilir ve terör olayları can yakabilir. Bu kaosların arasında belki de biraz teknolojiden uzak kalmak, TV'leri kapatmak yani dış dünya ile şalteri kapatmak belki iyi gelebilir. Bunun yanında interneti teknolojiyi öğrenmek, bilgi amaçlı, aynı düşünce yapısındaki kişilerle biraraya gelme ya da diğerlerine öğretmek, rehberlik etmek amaçlı rahatlıkla kullanabilir ve önemli faydalar sağlayabiliriz. 

Yeniayın 3 minör açısı benim için diğerlerinden çok daha önemli;
* Yeniay ve Satürn semisextil
* Yeniay ve Uranüs quinconx
* Yeniay Sedna karşıtlığı
Uranüs ile duygularımızla ilgili huzursuz bir enerji yükselebilir ki bu rahatlamayı zorlaştıran bir görünüm. Biriken enerjiler endişe verecektir. Değişim baskısı otorite figürlerinden ya da üzerimizde gördüğümüz bir sistemden gelebilir. Beklenmedik bir gelişme, ani bir değişim, bizleri rutin yaşamımızdan ve planlarımızdan uzaklaştırabilir. Önemli bir gelişmeye üzülebilir hatta halk olarak ya da yakın çevremizle kenetlenebiliriz. Esnek olmak, değişen koşullara uyum sağlayabilmek çok ama çok önemli. Eğer değişime direnir, kibir ve yıkıcılıkla karşılık verirsek, kayıplar yaşayabilir, önemli fırsatları da kaçırabiliriz. Kendimize farklı alternatif yolları bulmamız gereken ve bu alanda yaratıcılığımızı üst düzeyde çalıştırmamız gereken bir dönemdeyiz. 11 Kasım'da kesinleşen ve 30 yıllık bir döngüyü bir kez daha harekete geçirecek olan Satürn ve Uranüs üçgeni (1987'de kavuşum) ile ilgili yazımı http://astrolozibyzizi.blogspot.com/2017/11/saturn-ve-uranus-sextili-19-mays-11.html adresinde bulabilirsiniz. 

Sedna ile birlikte değişimin ve istikrarın uyumlu karışımı sayesinde yaşamlarımızdaki ana statükoyu koruyarak yepyeni fikirler ve yaşam tarzları yaratabiliriz. Toplum kuralları ve aile yapıları, geleneksel yaklaşımlar çerçevesinde, yaşamlarımızda olumlu değişimler oluşturulabilir. Üretkenliği arttırmanın ve verimli yaşamanın zamanı artık. Enerjiden ve paradan tasarruf etmek adına pratik yollar bulunabilir. Uranüs yenilik derken, Satürn disiplin ve kısıtlama buyuruyor. Bu da bana enerji tasarrufuna önemli bir örnek gibi geliyor. İnsanlığa muhalefet eden unsurlara karşı önlem almak adına uygun bir süreç. Elektrikli arabalar, robotlar, teknoloji daha fazla hayatlarımıza girecek. Sakin ve sabırlı şekilde davranabilirsek problemleri alt etme şansımız da yüksek. Bu değişimler zamanla yaşamlarımızda istikrar elde edecek yeni düzenleri içermekte. Kasım Yeniayı sorumluluk alma, liderlik özellikleri sergileme fırsatlarının verecek. Ciddi değişimler ev, işyeri düzenlerinde, gruplarla çalışmalarda, tecrübeye ve yeteneğe sahip kişileri biraraya getirmede ve teknolojiden yararlanma adına önemli adımlara vesile olabilir. Ülkemiz açısından ise daha önce reddedilen bazı ideolojilerin şimdi yöneticilerimiz tarafından tekrar savunulması da bu açılara harika bir örnek; Atatürk'e bir nevi iadeyi itibar, Taksim'deki AKM'nin tekrar eski özellikleri ile inşası, şehirlerdeki dikey inşaatların yanlış görülmesi gibi gibi. Yurtdışında görülen bazı davalar nedeniyle bazı milletvekillerinin zor duruma düşmesi, bazı uluslararası anlaşmalarda beklenmedik hamleler, ekonomik olarak zamların hızla devam etmesi, önemli bir kişinin kaybı ve bazı terör olayları maalesef ülke gündemine gelecek görünmekte. Enerji ile ilgili önemli kararların alınması bizleri şaşırtabilir. Sanki bazı hatalı kararlardan çark edilmesi, sanata ve spor dünyasına, gençlere yönelik kamuoyunu dikkate alarak yeni kararlar alınması bu Yeniay etkileri içinde sayılabilir. İstanbul'a göre çıkartılan haritanın Asc'si ile ülke haritamızın Mc derecesinin aynı olması İstanbul'un bu Yeniay döneminde başrolde olmasına neden olacak görünmekte. Yeniay'ın problematik Uranüs etkileşimi sebebiyle, ülke haritasında Uranüs tarafından yönetilen 8. evin krizler, uluslararası borçlar, nükleer ve finansal kuruluşlar, vergiler, organize suçlar, silahlar, ekonomi, bankalar ve ölümlerle ilişkili olduğunu bilmekte yarar var.



Zerrin Zindancıoğlu
ASA, MAPAI, ISAR Cap



11 Kasım 2017 Cumartesi

Satürn ve Uranüs Üçgeni (19 Mayıs - 11 Kasım 2017) - Astrolozi


25 Aralık 2016'da 20 derecelerde Satürn ve Uranüsrx üçgen açısının ardından, 19 Mayıs'ta 25 derecelerde bu kez Satürn geri harekette ve Uranüs ileri pozisyonda ilen tekrarlanan etkileşim, bu kez 26 derecede ve yine Uranüs geri pozisyon iken kesinleşiyor. İcatlara, uzay ve havacılıkla ilgili konulara daha doğrusu bir çok alanda yeniliklere olanak tanıyan bir görünüm. Uranüs'ün asi ve ilerici özellikleri Satürn'ün yetki ve geleneklere bağlı özelliklerine karşı geliyor. Genelde bu açı, insanları değişime zorlarken, ilerici hareketlerin de bastırılmasına neden olabiliyor. Ancak iki gezegenin arasındaki ılımlı dereceler, tarafların birbirlerine daha yumuşak yaklaşmasına yardım edebilir.

2017 yılı içinde Koç ve Yay burçlarının 25. - 26. derecelerine etki eden üçgen açı, haritalarımızdaki bu alanlara canlanma getirmiş olabilir. Eski kalıplaşmış bakış açılarını modernize etmek adına yaşamlarımızda harekete yol açmış olmalı. Geçmişte bizlere çok radikal görünmüş olan fikirlerin, ideolojilerin şimdi daha ılımlı gelmesi de mümkün. Uyumlu açı sayesinde Uranüs sanki şeker kalıbına batırılmış gibi fazla isyan etmeden bu değişimleri yaşamlarımıza sokmuş olabilir. Egemen olan otoritelere karşı bir meydan okuma, Uranüs'ün doğasında vardır; ancak bu kez gerçekleşen değişimlere daha aşinayız gibi alışmak da kolaylaşabilir. Sanki gençliğimizdeki eski bir sevgilinin tekrar yaşamımıza girmesi gibi.. Bu yenilenme yaş her ne olursa olsun bir gençleşme ve canlanma getirir. Uranüs büyük değişimler peşinde iken, Satürn her şeyi düşünerek, hesaplayarak ve kademeli olarak ilerlemesini önerecek.

Bu etki altında doğanlar, toplumsal değişimlerin genel olarak simgeleşmesine yardım ederler. Sue Tompkins'e göre bu açı "ilerici ve radikal bir çizgi yaratmak amacıyla, geleneklere ve otoritelere de saygı ile yaklaşan" kişileri temsil etmekte. Bunun yanında Charles Carter Satürn ve Uranüs açılarını esnek olmakta zorlanan hatta zorbalığa kadar uzanan özelliklerle bir tutuyor. Evet, zor yanları olabilir ancak her ne olursa olsun 120 derecelik destekleyici üçgen açı zıt uçların birbirine ılımlı yaklaşmasına yardım edebilir. 2 gezegenin birbirlerine üçgen ya da sextil ile olan ilişkileri disiplinli bir yeniliği yaşamlarımıza taşıyacak, o kesin. Örneğin aslında korkarak yaklaştığımız teknolojinin hayatlarımızda ne kadar da çok yer alması gibi denebilir.

Tarihte 1781'de Uranüs keşfi ile başlayan döngünün hemen akabinde 1789'da meşhur ve fırtınalı Fransız Devrimi ile birlikte birçok devrim ve ayaklanmalar yaşandı. Büyük Amerikan Devrimi 1783'te sonlandı. 2017'de barış ve uzlaşma aradığımız bir çok karışıklık tarihe geçti. Bazı eski ittifaklar bu yıl yenilendi. Nükleer güçler arasındaki ilişkilere, Rusya ve ABD arasındaki Suriye bölgesindeki ılımlılık örnek gösterilebilir. Brexit ile İngiltere ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler yeni bir boyuta taşınmak üzere. Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinde olduğu gibi sanki yine tüm dünya ile karşı karşıya gelmiş gibi ülkemiz. Sanki bizlere karşı ittifak kurmuş ülkeler bu eski ruhu tekrar canlandırıyor gibi.



Şimdi bu enerjiyi biraz daha kişisel bir seviyeye indirelim. Devrim dediğimiz şey aslında bir tekerleğin dönmesi gibi. Bir doktrin, bir ideoloji ya da moda en uç noktaya ulaştığında ve artık çalışmadığında, bir döngünün sonunu işaret eder. Yeni döngü, farketmesek de yine klasik bir tarzda ve zamansız bir şeyle start alır; cüretkar köşeleri, yine geleneksel olarak şekillendiririz. Örneğin moda alanında klasik fırfırların, modernize edilmesi gibi düşünelim ya da zaman zaman tekrar gündeme gelmesi ve hit olması gibi. Aslında zamansı ve yaşlı olan her zaman yenidir, unutmamak gerek. Koşulların yeni bir alana entegrasyonu için ayarlamalar yapmamız gerekebilir. Bu açının aktif olduğu dönemde farklı şeyler yapmanın önemini fark ederiz; alışık olmadığımız tarzın kabulü daha kolaylaşabilir. Kendinizle barışık biri iseniz, kim olduğunuzla ilgili birçok sıradışı yönünüzü keşfedebilir ve bunları ifade edebilirsiniz. Değişkenliği temsil eden bu görünüm ile zihinsel açıdan netlik kazanabileceğimiz bir çok fırsat ele geçebilir. Yaşamın sıkıcı yanlarını ya da onu sıkıcı hale sokan kaprisli yanlarınızı daha kolay kavrayabilirsiniz. Kontrol edemediğimiz alanlarda ise tüm kural ve düzenlemelerden en bağımsızı, özgürü hangisi ise onu seçmemiz daha kolay hale gelebilir. Bu şekilde düzen ile tesadüfler arasında dengeler oluştururuz. Baskılanan özelliklerimiz, şartlardaki değişim fırsatları ile daha kolay yönlendirilebilir ve yönetilebilir. Zorlukların, problemlerin ya da teknik konuların daha doğal kavranabilmesi, tutarsızlıkların, yükselen özgürlük ve bağımsızlık ihtiyaçlarının nedenleri daha kolay anlamlandırılabilir.

Tahmin bile edemeyeceğiniz konularda 
fikir alış verişlerine girebilmek, korktuğunuz, çekindiğiniz kişileri müttefikleriniz haline getirmek bile mümkün olabilir bu enerjiler etkisi ile. Bazı sıradan gelen fikirleri, bakış açılarını ya da belki kişileri yaşamınızın bir köşesine terketmek, bırakmak kolaylaşabilir; bu şekilde onlara yeni bir boyut kazandırabilirsiniz. Bu döngünün en güzel yanlarından biri, bildiklerimizden ziyade, benzersiz olana odaklanma ya da günlük yaşamda eşsiz olanı farketmek ile ilgili.  Pratik düzeyde devamlı aynı koşullarda işleyen bir düzende çok farklı bakış açıları ile sorunları bir çırpıda düzeltebilme anlamına gelebilir. Olgunluk, zaman zaman kendimizi gözlemlemeyi gerektirir; düzenimizi bozan sorunları azaltmanın, farklı bakış açısı ile çözümlemenin yanı sıra etkileri üçgen açı sayesinde sanki önemsiz gibi görünebilir. Tutarsızlıkların çözümü kolaylaşacağından endişelerin azalmasına da yardım edebilir. Ancak kendimizi ya da yaşamı analiz etmeyi önemsiyorsak, bu döngünün olayların yumuşatılmasından çok daha fazla anlam içerdiğini anlayabiliriz. Ana çerçeveyi, yaşamınızdaki ana statükoyu yok etmeden, adım atabilmek için özgün yanlarınızı ortaya, gün ışığına çıkarabilir ve var olmanın hiç bilmediğiniz bir bölümüne rahatlıkla adım atabilirsiniz.



Zerrin Zindancıoğlu
ASA, MAPAI, ISAR Cap