Eski çağların insanı geceleri başını gökyüzüne doğru kaldırdığında muhteşem bir görüntüyle karşılaşıyordu. Bu birer elmas gibi parıldayan milyonlarca yıldızla bezenmiş gökkubbenin sır dolu çehresi insanlığı bugün de meşgul etmeyi sürdürüyor. Tüm bu güzelliğin arkasında gücün ve aklın görülmez bir yaratıcı tanrısının olduğu düşüncesi tüm kültürlerden bugüne kalan en temel inançtır. İnsanlık tarihinin en gelişmiş ve pek çok sırrını hâlâ ele vermeyen Mısır kültüründe gökyüzünün bu tanrısının adı Nut’tur. Nut üzeri yıldızlarla bezenmiş bir elbise giyer ve ayakları yere basar halde tüm vücuduyla öne doğru eğilerek yeryüzünün üzerinde bir köprü oluşracak biçimde elleriyle yeryüzüne dokunur ve simgesel olarak dünyanın ve insanlığın üzerinde duran gökkubbeyi oluşturur.
Babil'de aynı tanrı Anu adıyla karşımıza çıkar. Babil dilinde isminin tam karşılığı "Gökyüzü" demektir. O "baş yaratıcı tanrı"dır, ancak ölümlülerin kavrayabileceklerinin ötesindedir. Antikiteye gelince "yıldızlarla bezeli gökyüzü" anlamına gelen ismiyle Ouranos veya Uranüs karşımıza çıkar. Bu tanrının transandental olma özelliğine paralel olarak resimlerine veya heykellerine çok nadiren rastlanır. Başta renkli kişiliğiyle mitolojik hikayenin en çok vukuatı olan tanrısı Zeus olmak üzere diğer bütün Yunan mitolojisinin yüksek sosyetesinden çok farklı özellikler taşır. O diğerleri gibi insansı zaaflar göstermeyen göksel bir tanrıdır. O diğer tanrılar ortaya çıkmadan daha önceleri var olan gücün sembolüydü ve gökyüzü aslında onun silüeti, resmiydi. Gökyüzü ile birlikte havayı ve malum uzayı da temsil eder. Belki de bu yüzden insanlar onun resmini yaratmak ihtiyacı duymadılar; O zaten çok güzeldi!
Yunan mitolojisinde, Uranüs, dünyayı yaratan yüksek bilinç olarak görünür. Uranüs, gökyüzünün sembolüdür ve orijinaldir. En önemli mitolojilerde bu figür yaratıcı olarak geçmektedir. Uranüs, cinsel açıdan Dünya ya da Gaia olarak bilinen Tabiat Ana’yı uyandırır. Mitolojiye göre, Gaia’yı tohum yağmuru ile hamile bırakmıştır ve böylece, Dünya ve gökyüzü birleşmiş ve hayat meydana gelmiştir. Yunan hikayesinin babası olarak bilinen Uranüs hayatın düğümlerini çözmüştür.
Uranüs, kısa sürede Gaia’dan zorlukla meydana gelen evlatlarını bulmuştur. Gaia, üç tane, yüz kollu dev, üç tane tepegöz (kiklops-tek gözlü dev) ve on iki Titan meydana getirmiştir.
Üç tepegöz Gaia ve Uranüs daha sonra tanrı figürleri olmuşlardır. Demir işçiliğine ışık ve şimşek ile biçim vererek yenilik getirmişlerdir. Daha sonra ukala ve inatçı olmaya başladıkları için sorunlar yaşamışlardır. Çok güçlü olan çocuklar topluma ayak uydurmakta güçlük çekmişlerdir (bu Kova’nm özelliklerinden biridir). Uranüs, çocuklarını karanlık yeraltı dünyasına atmıştır, orada durulacaklarını ummuştur. Ne var ki, Uranüs artık tükenmiş ve hayal kırıklığına uğramıştır, hiçbir evladının mükemmel olmadığını anlamıştır.
Bir gün, Uranüs Gaia’nın (tabiat ana) içine tekrar sokmak suretiyle çocuklarını teker teker gömmeye karar verir. Tahmin edebileceğiniz gibi, çocukların hepsini rahme geri sokmak çok acı verecek bir işlem olacaktır. Bir müddet sonra külfet o kadar ağır gelir ki, Gaia isyan eder. Gaia çocuklarından babalarının onlara yaptıklarının hesabını sormaları için gönüllü olmalarını ister. Titanların çoğu babasına karşı gelmek istemezler. Sadece çocukların en küçüğü olan Cronus (Satürn olarak da bilinir, olgun sorumluluğun gezegenidir) babasına karşı gelmeye cesaret eder. Muhtemelen adaleti sağlamak istediğinden kabul etmiştir; bu sorumluluk ona aittir. Babasının genital organlarını kesmek için orak kullanır ve onları denize fırlatır.
Bu vahşet sonrasında Uranüs’ün kanları Gaia’ya yayılmış ve Gaia tekrar hamile kalmıştır. Tüm çocuklara karşı büyük bir öfke doğurmuştur. Daha sonra bu öfke, dünyaya nefret ve vahşet saçacaktır. Uranüs çocuklarına karşı çok öfkelidir, Cronus’dan (Satürn) hıncını çıkarmak ister. Tüm bunlardan sonra iyi olan tek şey, Aşk tanrısı Afrodit’in (Venüs), köpükler arasında, bir deniz kabuğunun içinden doğuşudur. Cronus, mitolojiye göre, Uranüs’ün bu rahatsız edici davranışından ve yarattığı kaos ortamından kurtulmuştur.
Cronus’un (Satürn) bilge bir yönetici haline geldiğini düşünebilirsiniz ama bu doğru değildir. Aslında, Cronus giderek babası Uranüs’ün olduğundan daha kötü bir hal almıştır. Uranüs ve Gaia’nın geleceği görebilme yetenekleri vardır (Kova’nın diğer bir özelliği) ve Cronus’a olacakları anlatmışlardır ama o onları dinlememiştir.
Günümüze geri dönersek Uranüs, kollektif gezegenlerden biridir; transitleri kurulu düzenimiz ve dolayısıyla üzerinde ego inşaa ettiğimiz tüm değerlerimiz, bakış açılarımız, yani kendimizi güvende hissettiğimiz sınırlarımız zorlanır. Kollektif gezegenler bizi büyümeye zorlar, alışılmışın dışına çıkmaya ve tekamül etmeye, kendimizi aşmaya zorlar. Böylece hayat yolumuzda, misyonumuz doğrultusunda zorlukları aşmak, başarmak ve amaca ulaşmak söz konusu. Uranüs, bilincimizin gölgede kalan kısımlarını aniden aydınlatır, bizi sarsarak uyandırır; sanki bir yıldırım gibi özgürleşmemizi sağlar. Tabii etki altında kaldığımızda hayatımız kabusa dönüşebilir. Dengemiz, alışıl olduğumuz değerler bu noktada işlemez, varsayımlarımız geçersiz olur. O zavallı egomuz, ne yapacağını şaşırır, zira önüne gelen sorular daha evvel çalışmadığı yerdendir; adapte olabilmek için zamana ihtiyacı vardır ama Uranüs bu zamanı ona vermez. Dehayı, dahi aklı, bilimi, matematiksel zekayı, konuşma gücü yüksek kişileri, muhalif olan zekayı, üst aklı, üst iletişimi ve geleneğin dışındaki kuşağı da temsil eder. Dünyamız üzerinde sosyal, ekonomik etkiye sahiptir. Doğal felaketleri, uzay ve gökyüzü ile ilgili farklı sıradışı hareketleri, uçak ve gemi kazalarını, keşifleri ve gelişmeleri anlatır.
Uranüs de bir buz gezegenidir; 12 burcu yani tüm Zodyak'ı 84 yılda dolaşır. Bu süre, genelde bir insan ömrüne eş tutulur. Bir yılın içinde ortalama 3 ay geri harekette kalır. Bir burçta 7 yıl kalır; 2010'dan beri de Koç burcunda.. Mayıs ayı ile birlikte Boğa burcuna geçiş yapacak.. Kuzeyden güneye dönen tek gezegendir yani diğer gezegenler gibi dönmez, bir nevi yuvarlanmadır bu; anarşist ruhlu ya.. Ve bu dönüş sırasında da manyetik bir ses çıkarır. Dört kutuplu bir gezegendir; doğu ve batısında da birer kutbu vardır. Kısacası 4 manyetik alanı bulunur. Güneş sisteminde en büyük manyetiksel alana sahip gezegendir. Atmosferinde büyük manyetik fırtınalara oluşur ve dolayısı ile sürekli elektrik üretir. Elektriği ve gökyüzünü temsil etmesi bundandır; bunlarla ilgili tüm kavramları içerir. Örneğin elektrikli aletlerdeki arızalar Merkür ile ilişkilendirilse de Uranüs'ün de etkisi altındadır. Ayrıca tüm hava araçlarını, uçakları, göçmen kuşları da temsil eder. Geleneksel hareketi normalde retrodur. Bu onun normal gezegen hareketidir, sanki düz hareket gibi. Düz harekete geçtiğinde ise, diğer gezegenlerde algıladığımız retro hareket etkisi yapar; yani geri hareketi olumlu olan tek gezegendir.
3 Ağustos 2017'te Uranüs 28 derece Koç burcundan geri hareketine başlamıştı; 2 Ocak 2018'de bu geri hareket Koç burcunun 24. derecesinde sona eriyor.. Aslında Uranüs retrosu, diğer gezegenlerin geri hareketlerine göre daha sakindir; o yıldırım etkisi biraz azalmış gibidir. İleri hareketinde ani, sürpriz gelişmeler yıldırım hızıyla gelir; ani ödüller, hızlı değişimler oluşur. Uranüs haritanızda bulunduğu ev konusuna ve açılarına göre yaşamınızın hızlanmasına neden olacaktır. Sinirli bir gezegendir diyebiliriz, elektrik yüklü ya, dolayısıyla sinir sistemini, asabiyeti, sinir ağlarını, beyin hastalıklarını, tümörleri, siyatik sinirlerini, kol ve bacaklardaki kasları, hatta felçleri temsil eder. İleri hareketi, diğer gezegenlerden almış olduğu açı değerlerine göre bazen çok gergin, karışık, ani, farkındalığa ulaşmaya çalışırken sabırsız davranan problemli gelişmelere neden olabilir. Uranüs ayrıca kazaları da temsil eder, sert açılarında kaza haberleri eksik olmaz. Uranüs ayrıca, iki cinsiyetin karışımını yani eşcinselliği de temsil eder.
Uranüs, evrensel zekadır; ani kavrayış, anlayış, uyanış Koç burcu etkisiyle ani harekete geçme, tek başına harekete cesaret, hayata tutunabilme kapasitesi içimizde uyanır. Bu burçta bulunuşu yeniden doğuş enerjisi verecektir. O geçmişle kesinlikle alakalı değildir, karmik etkiler taşımaz. Sadece yeni ile ve gelecekle ilgilenir. Ancak mitolojisindeki gibi, eğer ana rahminden çıkmak istemezsek, yani kendimizi güvenli hissettiğimiz alışkanlıklarımız, bağımlılıklarımzı ağır basıyorsa, kişiliğimizi, kendimizi, özgürlüğümüzü kaybetmek durumunda kalabiliriz. Uranüs bu noktada, ani hareketlerle bizi o saklandığımız inimizden dışarı çıkartarak bizi aydınlığa kavuşturmaya çalışır. Bizim görevimiz ise yeniyi kucaklamak, zorlansak da Koç burcu enerjisi ile cesaret ve ataklık göstermek ve kendimizi güçlü bir kimlik ve güvenle öne çıkartabilmek.. Böylece ileri harekete geçen Uranüs transiti başarılı olup bizi bütün haline getirebilir ve bizi ileriye taşıyabilir. Savaşa hazır olun, mücadeleye hazır olun, içinizdeki kahramanı artık ortaya koyun.. Bu kahraman değişik yollarla test edilecektir; eğer isteksiz, korkak ve üşengeç davranışlar sergilersek, işimiz oldukça zor olacaktır.. Yeni deneyimler, alışılmadık gelişmeler içimizdeki bu kahramanı yeni yetenekler ve kabiliyetler edinebilmesi için harekete geçirmek üzere artık düz harekete geçiyor.. Alışılmış rutin olanın dışına, sürünün dışına çıkarak insan olmayı becereceğiz. Beklenmeyeni beklemek Uranüs'tür. Evren düzeni sevmez; yolculuğunda bile yalpalayarak, sesler çıkararak ilerleyen bu gezegen düzensizlikler yaratarak içimizdeki hayvani yanlarımızı insana çevirmeye çalışacak. Herkes gibi olmamak isteyen, farklılık arayan yanlarımız Uranüs'ün emri altında.
Burada hepimizin kalıplaşmış düşünceleri, şartlanmalarımızı yıkarak, zihinlerimizi açıp bizi yeni bilgileri almaya açık hale getiriyor. Her şeyden öte, ‘Kendini bilmek’ artık önem kazanıyor. Özgürleşme arzumuz artıyor. Uranüs teknolojiyi temsil etiği için devrim niteliğinde teknolojik yenilikler göreceğiz. Uranüsün ait olduğu burç, Kova burcu arkadaşlığı temsil eder. Bu dönem arkadaşlık en yüceltilmiş haliyle karşımıza çıkıyor, en asil yönüyle – anlayış, işbirliği ve kardeşlik olarak. Sevgi ve arkadaşlığın sahiplenme ya da ego ile hiçbir ilgisi olmayacak. Yeni Çağ’da sevgiye yönelik “sen bana aitsin” fikri sona eriyor. Hayatımızda çıkara dayalı ya da para gibi art niyetle kurulan arkadaşlıklara yer kalmayacak.
Zerrin Zindancıoğlu
ASA, MAPAI, ISAR Cap