Tek bir küre, bir ışık küresi. Zerreleri birbirinin içinden, iç içe geçerek oluşmuş bir küre. Biz, bu kürenin bilinciyiz. Bir kürenin içinde, iki olduğumuzun bilinci, ikinin birliğiyiz, birlikteliğiyiz. Şimdilik bütünüz, şimdilik bir. Üzgünüz, ayrılmak istemiyoruz, ayrılığın acısı ile yanmak istemiyoruz, ayrılığın acısı ile bedene bağlanmak istemiyoruz. Ayrılığın boşluğunu bedenle doldurmak istemiyoruz. Ama başladı, ayrılık başladı. Ayrılığın dağılımı başladığında, tam bir kürenin içindeki zerreler iki yana doğru ayrılarak yoğunlaştılar. Tam ışık küreleri ikiye bölündü. Bizde öyle olduk. Birazdan bölünme tamamen bitmiş olacak ve beden olduğumuzda birbirimizi dünyada bürüneceğimiz beden görüntüsü ile göreceğiz.
Biz bölündük iki yana, bölünürken her şey yeniden bölündü, defalarca bölündü kendini yeniden yaratmak için ve en nihayetinde bize döndü. En başındayız, en baştayız, o ve ben. Oluşum tamamlandı. Bir kez konuşma hakkımız var, ilk ve son kez. Az sonra olacak olan için hazırız, bekliyoruz. Zaman var artık ve zaman akmaya başladı. An sonra olacak olan bedeni tanımamız, bedeni bilmemiz. Beden içindeki bilincimizin sınavına hazırlanıyoruz. An sonra olacak olan, geri döndüğümüzde buradaki ışık küremizin daha büyümesi, bilincimizin zerrelerinin daha parlayabilmesi için beden boyutuna geçmemiz. Bunu ikiye bölünüp ayrı bedenlerde tamamlamamız, beraber başarmamız gerekiyor. An için hazırlanıyoruz, artık bundan sonra bizim görevimiz an’ı yönetmek.
Hatırlamak için karşılaşacağımız zamandaki bedenin yansıması ile görüyoruz birbirimizi. Uzun boylu geniş omuzlu, yakışıklı bir erkek o. Esmer teni ve siyah saçları var. Gözleri de siyah, gözlerinin siyahı anlamlı, gözlerinin siyahı bana burayı anlatacak, onun gözlerine baktıkça burayı ve ona ilk bakışımı hatırlayacağım. Elleri ile siyah ve uzun saçlarıma dokunuyor. Ellerini uzattığında avucunun ortasında bir ben görüyorum, onun avucunun tam ortasında. Eğilip bu beni öpüyorum.
“Sen beni hatırlayacaksın, ilk önce sen hatırlayacaksın”
“Seni bu beninden tanıyacağım”
“Sen beni tanıdığın zaman, sana bu elimi uzatacağım”
“Burada yaşadığımız her şeyi unutacağız, her şeyi orada hatırlamak için burayı unutacağız.”
“Dayanma gücü sana verildi, sabır sende daha yoğun”
“İkimizin sabrını da ben yaşayacağım”
“Ne yaparsam yapayım, gitme”
“Ne yaparsan yap, gitmeyeceğim”
“Tanımak ve anlamak sana verildi, direnç sana verildi. Sen tanıyıp anladığında beni de değiştireceksin, sen vazgeçmedikçe ben de değişeceğim”
“Ve değiştiğimizde buraya geri geleceğiz”
“Korkularınla savaşmayı öğreneceksin, savaşın sonunda korkularınla barış yaptığında mekanizma işleyecek”
“Sen korkularımla savaşmam için gerekenleri yapacaksın, canımı acıtacaksın, ağlatacaksın, bana korkularımı fark ettireceksin”
“Aldırmayacaksın, unutma aldırmayacaksın”
Çok heyecanlıyız, başarmak istiyoruz, Birazdan bu görüntülerde kaybolacak, konuşuyoruz, lisanımızda ne düşünürsek anında aktarım var, çünkü gizlimiz yok, birbirimizden saklayacağımız hiçbir şey yok.
“Ben duygusalsam sen akılcı olacaksın, ben sabırlıysam sen vurdumduymaz olacaksın”
“Ruhun sakin olmalı ki ben sakin olmalıyım.”
“Ruhum nerede olduğunu bilmeli, kim olduğunu bilmeli”
“Ruhun bildiklerini unuttuğu için çırpınacaktır. Çırpındığında korkup benden kaçmamalısın”
“Ne yaparsan yap senden kaçmamalıyım”
“Öfkeyi tadacaksın, kızgın olacaksın, yalanlar söyleyip yalanlar yakalayacaksın”
“Hepsini geçmem gerek, hepsini seni bulmam için geçmem gerek”
“Öfkeyi sağaltmayı bildikçe, sen sevgiyle bana bağlanacaksın, öfkeni sağalttıkça buranın birliğini daha çok hissedeceksin”
“Zihin ayağımızı kaydırmaya çalışacak, zihnin ayağımızı kaydırdıkları başaramadığımız sınavlarımız olacak”
“Zihin ayağımızı tekrar kaydırdığında o sınavları tekrar yaşayacağız”
“Hasret çekeceksin”
“Hasret olacağım sana”
“Gördüğün bütün bedenleşmiş ışıklar yarım bilincini arayacak, aralarından beni bulup, tanıyıp seçeceksin”
“Gördüğüm bütünler arasında senin kokunu tanıyacağım”
“Benim kokum şu an’ın buranın kokusu olacak”
“Vazgeçmen için her şeyi yapacağım”
“Tutmayı ve kalmayı öğrenmeliyim”
“Sevmenin kendini sevmek demek olmadığını öğreneceksin”
“Seni sevdiğimde zaten kendimi de seveceğim”
“Sevmenin kendini sevmekle değil acı çektireni sevmekle başladığını anladığında acı kaybolup saf sevgiyi hissedeceksin”
“Saf sevgiyi ben yaşattığımda sen de karşı koyamayacaksın, çünkü salt sevgi karşılıksız sevgi sana burayı hatırlatacak ve bana her seferinde tekrar tekrar geri döneceksin”
“Zaman geçecek zamana direneceksin, zamanın sevgini yok etmesine direneceksin”
“Zamanın unutkanlığına uymayacaksın”
“Burayı hatırlatan her şeyin peşinden tutkuyla koşacaksın”
“Her yerde ve her şeyde seni arayacağım”
“Neyi aradığını anlamadan arayacaksın, kendini içinde hissettiğin boşluğun ne olduğunu anlayamayacaksın”
“Kendimi içinde hissettiğim boşluğun ışık küremin yarısının yokluğu olduğunu anlamayacağım”
“Beni gördüğünde hatırladığın tamamlanmışlık duygusu olacak”
“Ya sesin?”
“Kelimelerim algına hitap etse de kelimelerimin tınısı hep burayı hatırlatacak”
“Suskun kelimelerin ardındaki sesi bulmaya çalışacağım”
“Ben sana yardım edeceğim, hatırlaman ve beni tutman için yardım edeceğim, sen başardığında ikimiz için başarmış olacaksın”
“Bilincin ne ise kaderin o olacak, senin kaderin benim kaderimi oluşturacak”
Soru sormuyorduk, her şeyi biliyorduk, dünyada unutacağımız her şeyi burada biliyorduk. Onunla olmak tarifi imkânsız bir sevgiydi, tarifi imkânsız sevgi varlığımızın nedeniydi. Sevgimiz tarifleri oluşturacaktı, sevgimiz sevgiyi yeniden tarif edecek, yeniden tanımlayacaktı. Çıplak ayaklarını görüyorum. O ve ben çıplak ayaklarımızla yan yana, büyük ve alabildiğine sonsuz bir bahçede, ilk ve son kez yan yana konuşmadan yürüyoruz. Koyu türkuaz derin çağlayanların yanından geçerken üzerimize serpilen su damlaları ile ıslanıyoruz, o benim ıslak saçlarımı öpüyor, ben onun yüzüne sıçrayan şelale damlalarını siliyorum.
“Sen iyiysen ben kötü olacağım”
“Kötüysen iyi olacağım”
“Akılsan sen, ben duyguyum”
“Suskunsan ve sakinsen, dilin olacağım”
“Sen bana ve ben sana dönüştüğümüzde yine burada olacağız”
“Senin suskunluğunda sabretmeyi öğreneceğim”
“Sabretmeyi öğrenmek bizi buraya bir adım daha yaklaştıracak”
“Unutma, senin başarman için yardım edeceğim ve sen başarmış olduğunda ben de başarmış olacağım”
Gitme zamanımız geldi, kabul ettiğimiz bedenlerimizi deneyimlime vaktimiz geldi. Ayrılığı hissediyoruz ikimizde, yüreğimizi yakan ayrılığın acısını. Bu acıyı, bu yakıcı ayrılık sızısını dünyada yaşayıp nedensiz bir boşlukta bulacağız kendimizi. Bu pervasız boşluk, daldan dala konduracak, yürekten yüreğe, hırsımızı diğer bedenlerden çıkaracak ya da boşluğu doldurduğumuzu düşünerek diğer bedenlere katlanmayı seçeceğiz. Tuzak dolu orası, gizli tuzaklar. Şehvet ve maddiyat peşinde koşmayı seçmek, ihtirasın garip girdabı… Gitme vaktimiz kaybolma ve yok olma vakti. Kaybolduğumuz yer burası ve buraya yeniden geri gelebilmek için dünyada kaybolmaya gidiyoruz. İkimizde bir annenin kollarında uyanacak, ağlayacak ve sevildiğimizi bildiğimizde susacağız. Artık duygularımız var, gözyaşlarımız, kalp çarpıntılarımız, kavrayan ve tutan ellerimiz, hisseden tenimiz var. Hepsi birer hatırlatıcı, duygularımızın hepsi burayı tekrar tekrar hatırlatan aracılardan başka bir şey değil. Ve duygularım var olduğunda ben burayı, onu unutuyorum.
BAŞARANLAR MECLİSİ - 20.Bölüm - 2010, Kemerburgaz , Şefkat Değer Leblebici.
KALP GÜÇLENDİRİCİ TONİK:
Alıç yaprakları ve meyvesi 1 çorba kaşığı Melissa yaprakları 1 çorba kaşığı
Uygulama:
Bitkiler bir kavanozda çalkalanarak karıştırılır. Karışımdan 2 tatlı kaşığı alınarak üzerine 150 ml. kaynar su ilave edilir, fincanın üzeri kapatılarak 10 dk. Beklenir. Arzu ederseniz bal ilave edilerek tüketebilirsiniz.
*Kan sulandırıcı ve tansiyon ilacı kullanan kişiler için uygun değildir.
Şifa hep sizinle Olsun!
Twitter: @SifaPerisi
Ne kadar guzel ne kadar anlamli..Ellerinize kaleminize saglik Sefkat Deger Leblebici
YanıtlaSilBüyüye inanır mısınız? İnanmasanız da mutlaka okumalısınız, büyü nasıl bozulur konusunda çok enteresan bilgiler var http://tilsimlidualar.com/buyu-nasil-bozulur
YanıtlaSil