14 Şubat 2014 Cuma

14 Şubat 2014 - Astrolozi





Ay, günün tamamında Aslan burcunda ilerleyecek. Güdüsel olarak açık ve direkt hareketler, gösterişli olmak, dikkat çekmek, ön planda olmak ve yönetme arzusu günün tamamında hissedebileceğimiz etkiler olacaktır. Olaylara damga vurmak,beğenilmek, tasdik edilmek ve güçlü olmal arzusu içinde olabiliriz. İnat ve gurur, duygusal objektiflikten uzak olma, ilişkilerimizde sorun yaratabilir. Hele ki 19:40'da Ay ve Satürn arasındaki sert kareyi de hesaba katarsak ani duygusal karamsarlığın ortaya çıkabileceğine şahit olabiliriz. Ne de olsa bir kaç gündür, geceyarısının hemen ardından gerçekleşecek Aslan Dolunay'ının etkilerini de hissetmekteyiz. Yalnızlık, sevilmeme, ilgi görmeme gibi düşünecelerin oğunlaşması ve hayatın olduğundan daha kara görünmesi mümkün. Samimi ve sıcak diyaloğa girmekte zorluk yaşayabiliriz. Sevgililer Günü akşamı olduğunu düşünürsek, birçok ilişki sınavdan geçecek gibi geliyor.. Sevgi kuramının  kurucusu Psikoanalist Erich Fromm, sevgiyi, insanlığın sorunlarına bir yanıt olarak, kişideki aktif ve yaratıcı gücün kaynağı bir enerji olarak ve bu söz konusu yaratıcılıkla sevmeyi de bir sanat olarak tanımlar. Bir sanat olması bakımından da uygulamada olgunluk gerektirir. Sanki Satürn etkisi işte bu olgunluğu talep eder gibi..

Biliyorum bu akşama pek yakışmadı bu açı ama bu saatlerde kendimiz hakkında olumsuz düşünmemeye gayret eder, yetersiz, değersiz olduğumuz gibi fikirlerden uzak durabilirsek, etkileri yumuşatmak mümkün olacaktır.

Sevgililer Günü'ndeki Satürn etkisi bana mitolojik Echo'nun hikayesini hatırlattı; sizlerle paylaşmak isterim..

Karşılıksız aşkın yansıması olarak Echo’nun hikayesi bir örnektir... Echo’nun da kitaptan kitaba değişen hikayeleri bulunmaktadır. 
Pan, mitolojide çoban ve sürülerin yarı insan-yarı keçi tanrısıdır; flüt çalmaktadır ve yaptığı müzik, “panik” kelimesinin de kökenidir ve hareketli, neşeli, hatta gürültücüdür. Pan, bir gün küçük bir vadiden geçerken bir nenfin (nymph) şarkı söylediğini işitir. Bu bir orman perisi olan Echo’dur. Yalnızlığı seven, Zeus’un perileri olan "muse"lerden flüt çalmayı ve şarkı söylemeyi öğrenen bu genç kız Echo, insan topluluğundan ve tanrılardan kaçar, evlenmek istemezdi. Onun ahenkli ve berrak sesini duyan Pan, ona karşı vahşi bir sevgi duydu. Onun yeteneğini kıskanan ve onun güzelliğinden istifade edemeyen bu keçi sakallı mabut, etraftaki bütün çobanların yollarını şaşırttı. Bu şaşkınlıkla bir gün nenfe hücum ettiler, onu öldürdüler ve vücudunun parçalarını dağıttılar. O günden beri, her tarafa dağılmış olan Echo'nun kendine özel bir yeri yoktur. Gürültüyü duyduğu her yerdedir. Ölümden sonra da müzik hafızasını kaybetmemiştir. Kulağına çarpan sesleri tekrarlar. Diğer bir masala göre de Echo'nun felaketine sebep olan Pan değil, baş tanrı Zeus’tur. 

Bir gün Çapkın Zeus arza inerek bazı güzel nenfleri ziyaret etmişti. Evlilik tanrışası olan kıskanç karısı Hera onu yakalamak istediği zaman Echo onun dikkatini başka tarafa çekti ve uzun tutarak nenflerin saklanmaları için vakit kazandırdı; fakat Hera bu hileyi anlamıştı. Sözleriyle kendisini aldatmış olduğundan, ona ceza olarak söz söylemesini kısıtlayacağını bildirdi. Hera'nın emri yerine geldi. O zamandan beri Echo, hiçbir zaman ilk defa söze başlayamaz ve ona söz söylendiği zaman susamaz. Ancak durmadan işittiği seslerin son kısmını tekrar eder. 

Başka bir masala göre de (ki bu bence en güzelidir), Echo, geyikleri kovalıyan bir avcı gördü. Adı Narcisse olan bu genç avcıdan daha yakışıklı bir delikanlı az bulunurdu. Onu görür görmez Echo şiddetli bir aşka tutuldu. Gizlice onu takip ediyor, günden güne aşkı alevleniyordu. Derdini açığa vuramıyordu. Delikanlı da izlendiğini hissediyor ve rahatsız olup ormanlara kaçarak gizleniyordu. Ümitsizliğe kapılan Echo başarısızlığını saklamak için derin bir mağaraya kapandı. Artık dağlarda görünmez olmuştu. Beslediği aşk onu günden güne eritti. Bütün vücudu tükendi, kanı çekildi. Ondan geriye yalnız kemikleriyle sesi kaldı. Kemikleri kaya şeklini aldılar, sesi de her tarafta dolaşarak seslenenlere cevap verir oldu. 

Diğer taraftan Narcisse'in “narsist kişilik bozukluğu”na da isim veren yersiz gururu tanrıları kızdırmıştı. Onun bu anlamsız gururunu ve katı kalbini cezalandırmak için, ona garip bir heves verdiler. Bir gün av ve yaz sıcağının yorgunluğu ile sakin ve şeffaf bir pınarın başına geldi. Su ayna gibi parlaktı. Narcisse su içmek için eğildi ve berrak suya yansıyan yüzünü gördü. Suda aksini görüp büyülenen Narcisse hareketsiz kalmıştı. Adeta aşkla aksine bakıyordu, hiçbir kuvvet onu ordan ayıramıyordu. Yavaş yavaş, güneşin altındaki buz gibi, renginin solduğunu ve eridiğini gördü. Güneş onu yakarak bitirdiği zaman kızkardeşleri onun için ağladılar ve mezarının üstüne koymak için saçlarını kestiler. Cesedi götürmek için hazırlandıkları vakit, onun yerinde sarı ve beyaz bir çiçek buldular ki bu çiçek onun adını taşıyan nergistir.


Kaynak: Yunan Mitolojisinde Aşk | izafet.net
Copyright ©izafet.net



Astrolozi



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder