3 Haziran 2013 Pazartesi

Bilge ve Hırsız - Astrolozi





"Nagarjuna adında yüce bir Budist usta vardı. Bir hırsız geldi ona. Hırsız ustaya hayran kalmıştı, çünkü hiç bu kadar güzel bir insan, böylesi eşsiz bir zerafet görmemişti. Nagarjuna'ya sordu: "Benim de gelişimim için bir ihtimal var mı? Ancak şunu net olarak söylemem lazım, ben bir hırsızım. Ve diğer şey ise: Bunu bırakamam, bu durumda bunu bir koşul yapmayın. Başka ne derseniz yapacağım ama bir hırsız olmaktan vazgeçemem. Bunu pek çok kereler denedim, hiç işe yaramıyor ben de tüm çabayı bıraktım. Kaderimi kabullendim, bir hırsız olacağım ve öyle kalacağım, bu yüzden bundan söz etmeyin. En başından bunu netleştirin."

Nagarjuna dedi ki: "Neden korkuyorsun? Kim senin hırsızlığından bahsedecek ki?"
Hırsız: "Ama ne zaman bir keşişe, dindar bir rahibe veya dini bütün bir azize gitsem, hep bana 'önce çalmayı bırak' derler."
Nagarjuna güldü ve dedi ki: "O zaman sen hırsızlara gitmiş olmalısın; yoksa neden? Niçin umurlarında olsun ki? Benim umurumda değil."
Hırsız çok mutluydu: "O zaman tamam: Görünen o ki, artık ben bir mürit olabilirim. Sen doğru ustasın."
Nagarjuna onu kabul etti ve dedi ki: "Şimdi gidip ne istiyorsan onu yapabilirsin. Yalnızca bir koşula uyman gerekiyor. Farkında ol! Git bir eve gir, bir şeyler al, çal, ne istersen yap, bu beni ilgilendirmiyor,ben bir hırsız değilim, ama tam farkındalıkla yap."
Hırsız bir tuzağa yakalanmak üzere olduğunu anlayamadı. "O zaman sorun yok. Deneyeceğim." dedi.

Üç hatfa sonra geri geldi ve dedi ki: "Siz bana oyun oynadınız çünkü eğer farkında olursam çalamıyorum. Çalarsam farkındalık yok oluyor. Güç durumdayım."
Nagarjuna: "Senin hırsız olmanla ve çalmakla ilgili daha fazla konuşmaya gerek yok. Bu beni ilgilendirmiyor, ben bir hırsız değilim. Artık karar senin! Farkındalık istiyorsan, o zaman karar senin. Eğer onu istemiyorsan o zaman da karar senin."
Adam: "Ama artık zor. Onun birazcık tadına baktım ve o çok güzel; ne söylersen söyle bırakacağım. Geçen gece ilk kez olarak kralın sarayına girmeye başladım. Hazineyi açtım. Dünyadaki en zengin adam olabilirdim ama siz beni takip ediyordunuz ve ben farkında olmak zorundaydım. Farkında olduğum anda ansızın motivasyon kayboldu, arzular yok oldu. Farkında olduğum zaman elmaslar, taşlar, sıradan taşlar gibi gözüktü. Bilincimi yitirdiğimde hazineler oradaydı. Bekledim ve bunu pek çok kez tekrarladım. Farkında olup Buda gibi olabilirdim ve bu iş tamamıyla aptalca, ahmakça geldiği için dokunamayabilirdim; sadece taşlar, ben ne yapıyorum? Kendimi taşlar için mi kaybediyorum? Ama o zaman farkındalığı kaybederdim; onlar da, bütün yanılsama tekrar bana güzel gözükürdü. Ama en sonunda onların buna değmediğine karar verdim."

Farkındalığın ilk adımı, bedenini izlemektir. Yavaş yavaş kişi her harekete, her mimiğe dikkat kesilir. Ve farkında oldukça, bir mucize gerçekleşir; eskiden yapmakta olduğun pek çok şey kayboluverir. Bedenin daha gevşek ve uyumlu hale gelir.

Eğer farkındalıkla bir şey yaparsan doğru olmak zorundadır çünkü farkındalıkla yapılan hiçbirşeyi yanlış yapamazsın. Ve farkındalık olmadan da herkes tarafından takdir edilen kimi şeyleri çok iyi yapabilirsin. Ama ben hala ona yanlış diyorum çünkü farkında değilsin. Ve yanlış sebeplerden dolayı yapmış olmalısın. Farkındalık olmadan onların sadece gösteriş, ikiyüzlülük olduğunu biliyorum. Onlar seni yapmacık hale getirir. Seni özgürleştirmezler, seni özgürleştiremezler. Tam tersine seni hapsederler.."


Osho / Farkındalık kitabından alıntı


2 yorum:

  1. Muhteşem paylaşım teşekkürler.

    Farkeden yalnız değildir.
    En çok da kendisiyle konuşma fırsatını bulur.
    Ne çok insan var kendisiyle konuşamayan.

    YanıtlaSil
  2. çok teşekkürler Şükran hanım..

    YanıtlaSil