23 Temmuz 2013 Salı

Tu BeAv 2. Bölüm - Suzi Barokas Fergan







  • "1") Tu BeAv neden bu kadar neşeli, hayırlı, mutlu bir gündür?
    Tu BeAv, bir affediliş, umut, bütünlük ve sevgi günüdür. Bu günde Yahudiler için birçok hayırlı ve mutlu olay gerçekleşti:
    Casusların kurguladığı rapor üzerine verilen ceza son bulur ve bu sebeple meydana gelen ölümler sona erdi: Kenaan’ı (İsrail Toprakları) incelemeye giden (Bamidbar 13:2) on iki casustan on tanesi, ülkede yaşayanların “bizden daha güçlü” devler ve savaşçılar olduğu ve bu toprakları fethetmenin imkânsızlığı konusunda rapor vererek (Bamidbar 13:27-28), İsrailoğulları’nı yanıltır ve umutsuzluğa düşürmüştü. Bu ümitsizlikle bütün gece sızlanıp boş yere ağlayan halk (Bamidbar:14:1), o günün (Tişa BeAv) tarih boyu bir ağlama günü olarak sabitlenmesine sebep oldu. (Masehet Taanit 29a)
    Buna ek olarak Tanrı, Moşe Peygamber dahil, 600.000 erkekten oluşan tüm nesli, Kutsal Topraklara girmelerine izin vermeyerek cezalandırdı. (Vaat edilen toprakların ne kadar iyi olduğunu ısrarla savunan Kalev ve Yeoşua hariç).
    Bu şekilde çölde geçen yaklaşık kırk yıl boyunca, her yıl Tişa Beav günü, 15.000’den fazla kişi öldü. O yıl kimlerin öleceği bilinmediğinden, günahın işleniş yıldönümü olan Tişa Beav günü, halk mezarlar kazıp içlerine yatar, ertesi gün, o yıl içinde ölmesi gerekenler ölü olarak bulunup mezarında kalır, diğerleri kazdıkları mezarlardan çıkıp yaşamlarına devam ederlerdi. Her sene bu şekilde devam ettikten sonra, kırkıncı yıl, herkes mezarlardan canlı olarak çıkınca, halk tarihi yanlış olarak hesapladığını düşünerek ertesi gün tekrar mezarlara girdi. Herkes yine canlı kalınca, bir ertesi gün, yine mezarlara girildi. Bu düzen 15 Av’a kadar devam etti. Dolunay görülünce hesapta bir hata olmadığı kesin bir şekilde ortaya çıktı ve İsrailoğulları Tanrı’nın kendilerini affettiğini ve artık ölümlerin sona erdiğini anladı.


    2) Neden Tu BeAv İsrail’de “Sevgililer Günü” olarak kutlanır?
    Av ayının dolunay günü, bir aşk, yeni başlangıçlar, hayırlı ilişkiler, potansiyel bir bağlılık günü özelliği taşır. “Bu günde, Yeruşalayim’in kızları çıkıp…bağlarda dans ederdi…” ve “bekar erkekler de kendilerine uygun gelini bu bağlarda arardı…” (Talmud ;Taanit 26b).
    Eski tarihlerde Tu BeAv’da Yeruşalayim’deki bekar kızlar, kıyafet alacak imkanı olmayanları mahcup etmemek için, birbirlerinden ödünç aldıkları, birbirinin aynı, bembeyaz kıyafetler giyerdi.


    3) Neden bu gün, ruh ikizini bulmak ile özdeşleşir?
    Yahudilikte, herkesin bir beshert’i olduğuna inanılır (evlenmek, ‘tam’ olmak üzere aradıkları, ruhlarının diğer yarısı ). Kişi doğmadan kırk gün önce, cennetten gelen bir ses, ona kendi beshert’ini fısıldar. 15 Av da, Yaratılış’ın birinci günü olan 25 Elul’den kırk gün öncedir. Bu yüzdendir ki Av ayının dolunayı, hayırlı ilişkiler günü olarak kutlanır (Bene Yissachar).
    Ay, başarılı ilişkilerin temelini oluşturan üç ana temaya ışık tutar:
    1) Ay nasıl mütevazı ve hatta görünmez olunacağını çok iyi bilir. Kendi egosunun içinde eriyip gitmez. İlişkilerin temel taşı budur: alçakgönüllü olmak, gerektiğinde geri çekilecek kadar güçlü olmak.
    2) Parlasa da, ay, bu ışığın ‘kendi’ ışığı olmadığının bilincindedir. Onun gücü, başka bir yerden gelir. Gerçek kuvvet, daha yüksek ve güçlü bir kaynaktan gelen ışığı yansıtıp, doğru yere yönlendirebilmekten geçer.
    3) Ay, karanlığı aydınlatır. Amacı, geceyi yok etmek değil, karanlığın içine bir ışık katabilmektir. Ay ışığı zayıflıkları, zorlukları ve acıyı inkar etmez, kökünü kurutmaya çalışmaz, bunların varlığının bilincindedir ve bunlara rağmen ışıldamaya devam eder. Sağlıklı bir ilişki, sadece mükemmellik üzerine kurulamaz. Eşler, hassasiyetle kendi zayıflıklarının farkına varıp, bunlarla bilinçli bir şekilde başa çıkmaya, karanlık taraflarına da ışık getirmeye çalışmalıdır.
    Kişi, ancak kendi kendiyle dopdolu olmadığı zaman ‘gerçek sevgi’yi bulabilir. Kendisiyle, kendi ışığıyla dolu dolu olan, alıp da paylaşmayı öğrenmek istemeyenler, ilişkilerini sağlıklı bir şekilde devam ettiremezler.

    ‘Ay’ olunduğunda, ‘kap’ olunduğunda, içinde bir başkası için yer açıldığında, gerçek sevgiye ulaşmak mümkün olabilir. Dolunay, sevdiğiyle dopdolu olmayı simgeler. Kendimizle dolu olmak yerine, içimizdeki yetersizlik, eksiklik ve boşluk duyguları, sevdiğimizle tam bir bütün haline gelebilmemize olanak sağlar".




 




Şalom gazetesinden alıntıdır..




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder